5 Aralık 2018 Çarşamba

Yeni dünyada modern kölelik

Kölelik genel anlamda bir kişiye diğer kişiler üzerinde sahiplik ya da mülkiyet hakkı verme olarak bilinmektedir. Kölelik insanların temel hak ve özgürlüklerinin elinden alınması demektir. Ayrıca köle düzeninde insanlar bir mal gibi alınır ve satılır. Tarih kitaplarına bakıldığında kölelik düzeni insanlık tarihi boyunca var olmuş ve 19. yüzyılın sonlarına doğru kaldırılmıştır. Köleliğin en acı örneklerini Mısır Firavunları döneminde, İslâm öncesi cahiliye döneminde, Avrupa ülkelerinin Afrika’yı sömürdüğü yıllarda, Amerika’da 20. yüzyılın ortalarına kadar görmek mümkündür. Her ne kadar bugün kölelik düzeninin bittiği iddia edilse de aslında aynı düzen devam etmektedir.
Yine tarih kitapları köleliğin ortadan kaldırılması gerektiğinin aydınlanma çağının ilk yıllarında anlaşılmaya başladığını yazar. İlk kanunların ise 19. yüzyılın başlarında çıkarıldığı yazılır ve son olarak 1926’da Milletler Cemiyeti’nin köleliği yasakladığı, Birleşmiş Milletler’in de bu yasağı kabul ettiği yazılır. Esasen kölelik asırlar öncesinden İslâm dininin yasakladığı insanlık dışı bir sistemdir. Hatta İslâm dininde kölelik yasaklandığı gibi köleliğe karşı bir mücadele de söz konusudur. Köleliğin ortadan kalkması için köle azat etme fikri de ilk defa İslâm dini ile literatüre kazandırılmıştır. Adına eğer kölelik denilecek olursa bugün bile devam eden sistem savaş dönemleri ile sınırlandırılmıştır. Savaş esnasında esir edilen kişiler bu durumun yegâne örnekleridir.
Kölelik denildiği zaman akla ilk gelen, insanın fizikî olarak esir alınması ve çalıştırılmasıdır. Bugün her ne kadar kölelik düzeninin ortadan kalktığı iddia edilse de aslında bu zalim düzen sinsi bir şekilde ve eski dönemlere nazaran çok daha ağır şartlarda devam etmektedir. Bugün Avrupa ve Amerika başta olmak üzere kölelik sistemi çok daha güçlü bir şekilde varlığını sürdürmektedir. Bu zulüm düzeninin en acı şekilde devam ettiğini 20. yüzyılda ilk dile getiren devlet adamı rahmetli Erbakan Hoca’dır. Miting meydanlarında toplanan kalabalıklara ettirdiği yeminlerde “bugünkü köle düzenini yıkmak için” sözleri ile tarihe geçmiştir.
Post-modern dünyanın köle düzeni, milyonlarca insanın zengin elitlerin köpeklerini bile bağlamayacağı ortamlarda yaşam mücadelesi vermesi demektir. Dünyanın en zengin yeraltı kaynaklarına sahip olan Afrika’da hayatları boyunca bir bardak temiz, sağlıklı içme suyu görmeden öte dünyaya göçen milyonlar demektir. Eften püften sebepler, akıl almaz yalanlarla tarumar edilen İslâm ülkelerinde katledilen, anasız babasız bırakılan, evinden yurdundan edilen milyonlar demektir. Küresel şirketlerin daha fazla para kazanmak için bir meta haline dönüştürdüğü kadınları, reklam, moda ve fuarlar aracılığı ile adeta bir teşhir ürünü olarak kullanmasıdır. Ailesini geçindirmek için en zor şartlarda günlüğü üç, beş dolara çalışan milyonlarca zavallı işçi demektir. Fabrikalarda, uygunsuz çalışma koşulları altında, güvenlik tedbirlerinden yoksun alanlarda asgari ücrete çalışan, ezilen, sesini duyuramayan milyonlar demektir. Gelişmiş ülkelerde, hafta içi işten başka bir şeye vakit ayıramayan, hafta sonu geldiğinde ise hayvandan daha aşağılık hallerde zevk ve sefaya terk edilmiş milyonlar demektir. Dünyanın en zengin birkaç kişisinin servetinin dünya üzerindeki açlığı, yoksulluğu ortadan kaldıracak seviyede olmasıdır.
Yani köle düzeni varlığını farklı isimler altında eskisinden daha güçlü bir şekilde devam ettiriyor. Prangalar zihinlere vurulmuş, kulaklara, gözlere vurulmuş, duygulara, yüreklere vurulmuş. İnsanlık zindana atılmış, duvarları yeşil ormanların, engin denizlerin motifleri ile bezenmiş, tavanına özgürlüğün sembolü olan gökyüzü resmedilmiş zindanlar. Allah bütün insanlığa rahmet eylesin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder