20 Mart 2019 Çarşamba

23 adet bilmemiz gereken islami kavram

  1. ŞERİAT: Kur’an’dan ve Sünnetten çıkartılmış hükümlerin tamamına verilen isim olup kutsaldır. Her Müslümanın Şeriata bağlı olması, ona sahip çıkması, onu koruması gerekir. Ben Müslümanım ama Şeriatı istemiyorum demek pek yaman bir çelişki olup, söyleyeni dinden çıkartır. Namaz oruç zekat gibi ibadetler ile ilgili hükümler hep Şeriatın içindedir. Şeriata bağlılık birey ve toplum olarak insanı yükseltir.
  2. SÜNNET: Peygamberimizin (Salat ve selam olsun ona) sahih hadîslerinden oluşur, Allah’ın Kitabının doğru olarak yorumlanmasına ışık tutar, Müslümanlar için doğru yaşama sistemini gösterir. Her Müslümanın Sünnet’e sımsıkı bağlı olması, onu yüceltmesi gerekir. Sünnet düşmanlığı küfre köprüdür.
  3. ÜMMET: Bütün mü’minler tek bir Ümmettir. Buna Ümmet-i Muhammed denir. Ümmet-i Muhammed düşmanlığı yapmak küfre götürür. (Olumlu, ıslah edici, aydınlatıcı tenkitler ve uyarılar düşmanlık değildir.)
  4. İMAMET: Ümmetin başında bulunan râşid, kâmil, âbid, muttaqi, âdil, mâruf ile emr ve münkerden nehy eden muhterem bir zat bulunmalı ve kendisine biat ve itaat edilmelidir. Resulullah Efendimiz “Zamanındaki İmam’a biat etmeden ölen kimse, sanki cahiliyet ölümüyle ölmüş olur” (Tirmizî) buyurmuştur.
  5. FIKIH: Kur’an ve Sünnetten çıkartılan hükümlere fıkıh denir. Fıkıh bir bahr-i bîpayandır. Dünyada hiçbir ideolojinin, dinin, nizamın, sistemin veya düzenin İslam fıkhı gibi fıtrata ve insan boyutuna uygun (muvafık) yüksek ve kurtarıcı bir mevzuatı yoktur.
  6. NAMAZ: İslam dininin, imandan sonra ikinci en büyük emridir. Beş vakit namaz eskidendi tarihseldir, şimdi gerekmez diyen veya hafife alan, namazla alay eden kişi Müslümanlıktan çıkar. Namaz dinin direğidir, onu yıkan dinini yıkmış olur. (Sahih hadîs.) Müslümanlar namazı yitirir ve şeytanî dünya şehvetlerine uyarlarsa helak olur.
  7. İLMİHAL: Kadın erkek her Müslümanın bilmesi gereken din bilgileridir. Bunları öğrenmek farzdır. İlmihali küçümseyen, hafife alan kimse küfre yaklaşmış olur. Bilen alim kişiler, bilmeyen halka ilmihal okutmak ve öğretmekle vazifelidir. Bu vazifelerini hakkıyla yapmazlarsa vebal altında kalırlar.
  8. TESETTÜR: Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, tesettürün bütün Müslüman kadınlar için farz olduğunu gerekçeli şekilde ispat eden iki fetvası vardır. Bendeniz bunu yıllar önce küçük bir broşür halinde yayınlamıştım. Tesettür Kur’an’la, Sünnetle, icma ile farzdır ve münkiri dinden çıkar.
  9. İHLAS: Allahü Tealanın ihlasla yapılmayan ibadetleri, hayırları, cihadı, ilmî hizmetleri kabul etmeyeceği konusunda Sahih-i Müslim’de hadis bulunmaktadır. İhlas ya yüzde yüz olur, yahut olmaz.
  10. İSLAM AHLAKI: Dünyada çeşitli ahlak sistemleri vardır. Müslümanlar Kur’an’dan Sünnetten çıkarılmış İslam ahlak sistemine bağlıdır. Ahlak sistemleri içinde fıtrata ve bilgeliğe uygun, yüzde yüz doğru olan tek ahlak sistemi odur. Yalan söyleyen, iftira ve gıybet eden, dünya şehvetlerine uyan, haram yiyen, zulm eden, fitne fesat çıkartan, riba yiyen kimseler; dıştan dindar Müslüman ve sofu gibi görünseler de, İslam ahlakı ile ahlaklı olmadıkları için kötü Müslümanlardır. 
  11. TAQVA: Kur’an-ı Kerim’de mealen “Allah katında üstün olanlarınız en taqvalı olanlarınızdır” buyurulmaktadır.
  12. ASHAB-I GÜZİN: Peygamberimizin ashabına, Muhacirlere Ensara, diğerlerine minnet borçluyuz. Onların hepsini sevmeli, menkabelerini öğrenmeli, ders ve ibret almalıyız. 1400 yıl önce olmuş üzücü hadiseler dolayısıyla onların bir kısmına düşmanlık etmemeliyiz, o hâdiselerin hesabını ve hükmünü Ahkemülhakimîn olan Allah’a bırakmalıyız.
  13. EHL-İ BEYT-İ MUSTAFA: Onlar bizim baş tacımızdır. Onları benimsemeli ve sevmeli, örnek almalıyız.
  14. SELEF-İ SÂLİHÎN: Onlar ilk üç kuşaktır. Ashab, Tâbiîn ve Tebe-i Tâbiîn. Hepsini sevmeliyiz. İslam dinini bu üç kuşak yüceltti ve dünyaya yaydı. Dini onlardan öğrenmeliyiz.
  15. GERÇEK ULEMA: Onlar muhlis (ihlaslı), muslih (ıslah edici) rehberlerimizdir. Ücretlerini yaratıklardan istemezler, Yaratan’dan isterler. Onların nasihatlerini tutmalıyız, irşadlarına kulak vermeliyiz. Sahte ulemadan uzak durmalıyız.
  16. KÂMİL MÜRŞİDLER: Onların sayısı kibrit-i ahmer gibi azdır ama hizmetleri ve himmetleri büyüktür. Onlar Şeriattan, dinin zahirinden kıl kadar ayrılmazlar.
  17. HUBB-İ FİLLAH BUĞZ-İ FİLLAH: Allah için sevmek, Allah için buğz ve düşmanlık etmek.
  18. AHD Ü MİSAK: İnsan, Allah ile ezelde ahd ü misak yapmış, “Ya Rabbi Sen elbette benim Rabbimsin” demiştir. Bu ahd ü misakı unutmayalım, O’nu bilelim, O’na kulluk edelim, O’nun emirlerini tutalım, yasaklarından kaçalım, rızasını kazanmak için çalışalım, Resulüne biat ve itaat edelim.
  19. DARÜ’L-İSLAM DARÜ’L-HARB: Dünya ikiye ayrılır. İslam’ın hakim olduğu yerler ile küfrün hakim olduğu yerler. Bunu iyi bilelim.
  20. FIRKA-İ NÂCİYE: Resulullah Efendimiz sahih bir hadîs-i şeriflerinde “Ümmetim, biri dışında Cehennemlik yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır” buyurmuştur. Ashab sormuşlar: “Kurtulacak olan fırka hangisidir?” “Benim ve Ashabımın yolundan gidenler” cevabını vermiştir. İslam’ı doğru bilen ve hükümlerini hayata uygulayanlar; Kur’an, Sünnet, Cemaat Müslümanlarıdır.
  21. HAK MEZHEBLER: Dörttür, Hanefilik Malikilik Şafiilik ve Hanbelilik. Dördü de esasta, temelde, usulde birdir, birbirlerini tadlil etmezler. Teferruatta bazı farklılıklar vardır, o da Rahmanî bir çeşitliliktir. Kendisi müctehid olmayan mukallid avamm Müslüman’ı bu dört mezhepten birine bağlı olmalı ve İslam’ı, hayata onun hükümleri ile uygulamalıdır. Mezhebsizlik dinsizliğe köprüdür.
  22. İTİKATTA MEZHEP: Ehl-i Sünnetin iki itikad imamı vardır: İmam Mâturidî ve İmam Eş’arî. Zamanımızda her Müslüman, bunlardan birine bağlı olmalıdır. Aralarında temelde ve usulde ihtilaf yoktur, ikisi de haktır.
  23. UHUVVET: Kardeşlik demektir. Allahü Teala bütün mü’minleri kardeş kılmıştır. Kardeşliği kırmak ve yıkmak çok büyük bir günah ve isyandır. Mü’mini tekfir edenin kendisi kafir olur. Resulullah Efendimiz “Siz birbirinizi sevmedikçe (gerçek ve kamil) mü’min olamazsınız” buyurmuşlardır. İman kardeşliğini zayıflatan Müslüman toplumlar zillete, köleliğe layık ve mahkum olur, devletleri elden gider.

14 Mart 2019 Perşembe

bu özellikte olanlarla evlenmeyin

Kadın veya erkek; aşağıdaki durumlarda aşağıdaki kişilerle lütfen evlenmeyin.
  1. Evlenmeyi zorlaştıran toplumdan evlenmeyin. Burada kastımız işleri tamamen usulsüz yapmak ya da laubali davranmak değildir. Şartlar uygunsa ve evlilik için bir mani yoksa uygun ve denk kişilerle insanları evlendirmek Efendimizin (S.A.V.) emridir. Bir engel ya da geçerli bir mazeret yokken insanların evlenmelerine mani olmak; zulüm, isyan ve fitne olarak ifade buyrulmuştur.
  2. Boşanmayı zorlaştıran toplumlardan da evlenmeyin. Tabi ki boşanmak mekruhtur ama dinimizce meşrudur ve haram değildir. Oysa zulüm, haramdır. Kim ne der diye boşanmamak zaten fitne ve isyandır. Çocukların psikolojilerini etkileyen şey boşanmak değil; usulünce boşanmamak ve zulmetmektir. Yoksa tarihte nice yetim veya öksüz olan ama başarılı ve son derece sağlam şahsiyetli insanlar vardır. Burada çocukları olumsuz etkileyen bir başka şey, toplum ve eğitimdir. Toplum, akraba ve çevre düzgün olduğunda; çocuklar da daha sağlıklı ve şahsiyetli olacaklardır.
  3. Çocuklarına hiç evlenmeyecekmiş gibi davranan ailelerden evlenmeyin. Zira bu tip aileler, çocuklarını, sorumsuz ve nazlı olarak yetiştirirler. Ayrıca da evlilik eğitimi vermezler.
  4. Bu durumda evlilik eğitimi olmayan kişilerle de mümkün mertebe evlenmemek gerekiyor. Zira insan ne ise odur ve evlenince değişmez.
  5. Denginiz olmayanla evlenmeyin. Denklik; ahlak, mal, görgü, örf, ilim, eğitim, meşrep ve yaş gibi tüm değerlerde aranmalıdır. Yoksa sadece Müslüman olmak veya namaz kılıyor olmak, denklik için yeterli değildir.
  6. Size ilk görüşte âşık olanla evlenmeyin. Zira aniden gelen şey aniden kaybolur. Bu durumda niçin sevdiğini bilmeyenle de evlenmek çok da gerekli değildir.
  7. Sizi sadece sevdiği için evlenmek isteyen kimse ile de evlenmeyin. Zira evlilik; hak ve sorumluluk da gerektiren bir kurumdur. Yani her şey sadece sevgi ile yürümez. Bir başka ifade ile evlilikten ne istediğini bilmeyenle de evlenmemek daha faydalıdır.
  8. Sadece evlenmek için evlenenle de evlenmeyin. Zira insanlar, geçmiş hayatlarından kurtulmak için yeni bir sığınak arıyor olabilirler. Bu tür insanlar, istediklerini elde ettiklerinde ise diğer şeyleri umursamaz olabiliyorlar
  9. Mutsuz olup sizinle evlendiğinde mutlu olmak istediğini ifade edenlerle de evlenmeyin. Zira insan mutsuz ise karşındakini mutlu edemediği gibi sorunlarını ve mutsuzluğunu karşındakine yansıtacaktır. İnsan, kendinde olmayanı başkasına veremez. İnsan mutlu olur ama bazı engelleri vardır ve bunları da evlilikle kaldırmak istiyorsa; bu türden insanlarla evlenmekte sakınca yoktur.
  10. Sizi kendinden ve diğer her şeyden çok sevdiğini söyleyenle evlenmeyin. Zira bu tür insanlar, ya birey olamamıştır ki bu durumda size yük olurlar; ya cahildirler veya olaylardan haberleri yoktur. Yahut da sizi kendinden ve her şeyden çok sevdiğini söyleyen insan yalan söylüyordur.
  11. Mükemmel görünen insanla da evlenmeyin. İnsan mükemmel değildir. Kusursuz da değildir. İnsanı değerli yapan şey kusursuz olması değil kusurlarını kabul etmesi ve telafi etmesidir. Yani bu durumda mükemmel görünen insan da ya kendini tanımıyordur ya da yalan söylüyordur.
  12. Fazla ahlaklı görünen insan için de durum aynıdır. Bu insan ya hatalarını gizliyordur ya da hatalarının farkında değildir. Yalan söyleyen mi yoksa hatalarının farkında olmayan mı daha şerlidir bilemiyoruz.
  13. Daha ilk baştan benim için güzellik ve para önemli değildir diyen de ya hayatın farkında değildir ki hayatı öğrenince değişir; ya da yalan söylüyordur. İlk başta para ve makama takılanda da yine sorun olduğunu ifade etmek gerekiyor.
  14. Son olarak; evlilik bağı ile uyuşmayan bir takım abes ve fuzuli şartlar sürenle de evlenmeyin. Örneğin, “Ben çalışmayan kadınla evlenmem” diyen erkekle de evlenmeye gerek yoktur. Veya ben ailemden uzakta yaşayamam, anne babamın sözünden çıkmam, şu şehre gitmem gibi şartlar da evliliği zorlaştıran şeylerdendir.
Aslında daha bir sürü şey var ama bunlar ayrıntıdır ve yukarıdaki genel ilkeler, diğer şeylerin anlaşılması için yeterlidir diye düşünüyoruz.


Yazı biraz ağır olmuş gibi ama saçma sapan evlenip sonra başkalarının da hayatlarına sebep olanların yaptıklarından daha ağır olmadığı kanaatindeyiz.

‘Faizli zalim düzen yüzünden’ itirafına az kaldı!


Önceki 19 yazımızda ne anlattık; ‘Faize Alternatif Arayışlar: Selem Sistemi’…
Yeni bir diziye geçecektik; ‘Adil Düzen bağlamında belediyeler ne yapmalı?’…
Biz önceki ‘Faize Alternatif Arayışlar: Selem Sistemi’ ile ilgili 19 (ondokuz) yazımızı yazarken, başka yazarlar ve konuşmacılar da faiz musibetinden söz ettiler… Mesela, Millî Gazete yazarı Burhan Bozgeyik “Acilen faizsiz ekonomiye geçilmeli!” başlıklı yazısında, 18 Şubat 2019 Pazartesi günü neler hatırlattı neler? Onlardan söz ediyorduk…
Önemine binaen kaldığımız yerden devam edelim…
“Mesela, merhum Erbakan Hocamızın başbakanlığı devrinde danışmanlığını yapan Prof. Dr. Osman Altuğ’a kulak verin. Bir konuşmasını dinleyip not almışım. Bakınız ne diyor: “TC Devleti %10 faizle kendi parasını bankaya yatırıyor, %135 faizle geri alıyordu. Şimdi de alıyor. Biz ne yaptık? Devletin o parasına sahip çıkacak bir sistem kurduk. ‘Kamu Tek Hesabı’ açtık. Erbakan Hoca, ‘Millet dümtek der, dalga geçer. Biz buna Havuz Sistemi diyelim’ dedi. Kamuoyunda bilinen adı ‘Havuz Sistemi’ oldu. Bu sistemin özeti şuydu: Devlete gelen bütün paraları tek hesapta topladık. Böylelikle %135 faiz  %70’e düştü. %50’ye yakın tasarruf sağlandı. Bununla da işçiye, memura, emekliye yüzde 100 zam yaptık. Piyasa canlandı. Faize karşı çıktık. Bankalar sisteminin, faiz lobisinin ayağına bastık. Bankaların %60’ı yabancı.”


Düşünebiliyor musunuz devletin ödediği faizin %135’ten %70’e düşmesi ile faize verilecek para, işçiye, memura, emekliye verilmiş. O devrede SSK emeklileri yüzde 100, Bağ-Kur emeklileri yüzde 300 zam almışlardı. Demek ki, faiz bütünüyle kaldırılmış olsa, ortalık güllük gülistanlık olacak. Bazıları, “Faiz dünya gerçeğidir!” diyor. Faiz dünya gerçeği değil, dünya musibetidir. Faiz, vampirdir, kan emici kenedir. Asırlardır faizle geçinen bir zümre var. Onların felsefesi, “Sen çalış, ben yiyeyim!”dir. Gariban insanlar gece gündüz çalışacak, faiz baronları oturdukları yerden para kazanacak, yiyecekler. Ayaklarına basılınca da tencere tava çaldıracaklar, ışık söndürtecekler. (Şimdi çarşı pazara çıkıp feryat eden o tencere tava çalanlar, ‘Ah eşek kafam!’ diyor mudur?)
Faiz ekonomik bir gerçek değil, bir kanser mikrobudur. Ekonominin temeli, üretime, iktisada yani israfsızlığa, bir de faize bulaşmamaya dayanır. Bu üç temel esasa dikkat edildiğinde ekonomi kendiliğinden düzelir.
Gönül, Prof. Dr. Osman Altuğ gibi cesur ekonomistlerin sayısının çoğalmasını istiyor. Bu kadar iktisat fakültesi, işletme fakültesi var. Bu kadar ticaret odası, sanayi odası var. Yahu sesinizi çıkarsanıza! İşte gözünüzün önünde, faiz canavarı sizi de bizi de, herkesi de yiyip bitiriyor. Bu canavara dur demeyecek misiniz?..”
‘Adil Düzen bağlamında belediyeler ne yapmalı?’ başlıklı yazımızın en sonunda, Ekrem Şama’nın “Dost Acı Söyler” başlıklı yazısının okunmasını tavsiye etmiştik…
Ekrem Şama, 18 Şubat 2019 Pazartesi günü, “Düşünce düşünmek” başlıklı yazısının bir bölümünde FAİZ belasından söz ediyor… Şu cümlelerle başlayan bir yazı: “İki anlamlı bir başlık. Birisi düşünceyi düşünmek, diğeri de çukura düştüğümüz zaman düşünmeye başlamak.”
Ekrem arkadaşımızın FAİZ ile ilgili dediklerini okuyalım: “’Faiz bir dünya gerçeğidir. Faizsiz ekonomi düşünmüyoruz’ diyenlere, bunlar doğru söylüyorlar zannedip yıllarca destek verdin. Millî Görüş’ün bu düşüncenin yanlış olduğunu, faizin ekonomiyi tahrip edeceğini haykıran çığlıklarını duymazdan geldin. Şimdi yasal faizin yüzde 24, tefeci faizinin ise yüzde 60’larda olduğunu, enflasyonun 17 yıl önceki seviyelere tırmanmış olduğunu görüyorsun. Bunun faiz yüzünden olduğunu itiraf etmek zorunda kalan Cumhurbaşkanı’na kulak verdiğinde şaşkınlığın daha da artıyor.”
“Yüksek faiz vurdu! Sert düşüş...” başlıklı minik haberle yazımızı noktalayalım: “Yüksek faiz nedeniyle vatandaşın yanına yaklaşamadığı konut satışlarında, gerileme dönemine girildi. Türkiye genelinde Ocak ayında 72 bin 937 konut satılırken, geçen ay satılan konut sayısı bir önceki aya göre yüzde 46,7; geçen yılın aynı ayına göre yüzde 24,8 azaldı.”
İhanet itirafları yapılmakta ya; ‘Faizli zalim düzen yüzünden’ itirafına az kaldı!

6 Mart 2019 Çarşamba

türkiye ile israil arasındaki gizli anlaşma

Mavi Marmara davası İsrail’le normalleşme adına hukuksuz bir şekilde kapatılmıştı.
Türkiye, yaklaşan yerel seçimlere kilitlenmişken bazı “dava”ların bu siyasi gündemin içerisinde kaybolmasına izin vermeyeceğiz. Millî Gazete olarak ilk günden beri takipçisi olacağımıza söz verdiğimiz hukuksuz bir şekilde Siyonist İsrail’le normalleşme adına kapatılan “Mavi Marmara Davası”na ilişkin gizli maddeler ortaya çıktı. İsrail tarafından ortaya konan ve gizli 5 maddenin de yer aldığı belgeye ilişkin Türkiye makamları ise tüm soruları cevapsız bırakıyor.
Ne Gazze’de ambargo kalktı ne de şehitlerimizin hesabı soruldu. Şimdi de şehitler üzerinden yapılan gizli pazarlık ortaya çıktı. Mavi Marmara gemisiyle çıktıkları yolda tek niyetleri Gazze’ye insani yardım götürmekti. Çetin Topçuoğlu, Fahri Yaldız, Ali Haydar Bengi, Cengiz Akyüz, Cengiz Songür, Furkan Doğan, İbrahim Bilgen, Necdet Yıldırım, Cevdet Kılıçlar ve Uğur Süleyman Söylemez; insanlık adına çıktıkları yolda sessiz ümmete ses olmak için bir akşam vakti Siyonist İsrail askerleri tarafından uluslararası sularda şehit edildiler. Hain saldırı ve şehitlerimiz adına Türkiye’de açılan Mavi Marmara davası İsrail’le normalleşme adına hukuksuz bir şekilde kapatılmıştı. İsrail ile yapılan normalleşme anlaşmasında 6 madde kamuoyuyla paylaşılırken yaşanan son gelişmede anlaşmanın 5 gizli maddesinin olduğu ortaya çıktı.


ILC, GİZLİ MADDELERİN OLDUĞU METNİ ULUSLARARASI CEZA MAHKEMESİ’NE GÖNDERDİ

İsrail Hukuk Merkezi (IsraelLaw Center - ILC) adlı bir sivil toplum örgütü, Mavi Marmara davasının görüldüğü Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne, 28 Haziran 2016’da İsrail ile Türkiye arasında imzalanan anlaşmanın tam metni olduğunu iddia ettiği bir belge gönderdi. ILC tarafından gönderilen ve resmi anlaşma metni olarak Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) sunulan belgede, kamuoyuna açıklanmayan bazı gizli maddelerin olduğu dikkat çekiyor. Belge geçtiğimiz gün ortaya çıktı ve Türk yetkililer tarafından henüz yalanlanmadı.

TÜRK HÜKÜMETİ, İSRAİL ALEYrk hükümeti, anayasadaki güçler ayrılığı sınırları içinde, filo olayıyla alakalı olarak Türkiye’de süren tüm ulusal yasal işlemlerin hızlı şekilde sonlandırılması için çalışacak. Her şekilde, anlaşmanın yürürlüğe girmesiyle birlikte, filo olayıyla ilgili Türkiye’de süren her yasal işlem, ulusal yetkili mahkemelerde sonlandırılacak.


Madde 2- İsrail ve Türkiye, anlaşmanın yürürlüğe girmesinin ardından her bir ülkenin, vatandaşları yaptığı olayla alakalı suç duyurularını incelemek ve uygun olduğunda dava açmak için özel yargı yetkilerine sahip olması konusunda anlaşmıştır.

TERÖRLE MÜCADELE MUTABAKATI

Madde 3- Türkiye ve İsrail, kendilerine ait topraklardan birbirlerine karşı herhangi bir terörist ya da askeri faaliyete izin vermeyeceğini ya da yurt dışındaki bu tarz faaliyetleri desteklemeyeceğini beyan eder. Bu maksatla, Türkiye ve İsrail, kendi topraklarında herhangi bir örgüt ya da kuruluşun karşı tarafa karşı bu tarz faaliyetlere girişmemesi, planlamaması, yürütmemesi, yönetmemesi ya da finanse etmemesi için gereken tüm önlemleri alacağını garanti eder.

SİYONİSTLERİN GÜVENLİK KAYGILARI ÖN PLANDA TUTULMUŞ

Madde 4- İsrail, Türkiye ile Gazze Şeridi’ndeki nüfusun yararlanacağı projelerde işbirliği yapmaktan memnuniyet duyacaktır. Bu maksatla aşağıdakiler üzerinde anlaşmışlardır:
- Türkiye’den ithal edilen sivil malların Gazze Şeridi’ne İsrail’den açılan kara sınırları üzerinden geçmesi, Filistin yönetiminin yerel temsilcileriyle koordinasyon da dahil olmak üzere, yürürlükte olan prosedür ve protokollere ve güvenlik kaygılarına bağlıdır. Türkiye’den gelen inşaat malzemelerinin Gazze Şeridi’ne girişi, Gazze Yeniden İnşa Mekanizması koşullarına uygun şekilde yapılacaktır.
- Türkiye, Gazze Şeridi’ne, İsrail ve Filistin Yönetimi’nin Gazze’de çalışmasına onay verdiği bankalar üzerinden para gönderebilecektir, bu da İsrail’in güvenlik kaygılarına bağlıdır.
- İsrail, Türkiye’nin Gazze Şeridi’nde bir deniz suyu arıtma tesisi açma niyetini memnuniyetle karşılar. Türkiye, bu tesisi, tek başına ya da ilgilenen diğer ülkelerle işbirliği halinde inşa etme niyetini beyan etmiştir, bu da İsrail’in önceden vereceği onaya, güvenlik kaygılarına bağlıdır.
- Gazze Şeridi’yle ilgili uzlaşmaya varılan yukarıdaki tüm maddelerin, bölgede sükûnet sağlandığı sürece uygulanması kabul edilmiştir.
Madde 5- İsrail ve Türkiye, 22 Mart 2013’te varılan uzlaşmanın, 28 Haziran 2016’da imzalanan anlaşmanın ve bu ekte belirtilen düzenlemelerin, filo olayı ve sonrasında ortaya çıkan gelişmeler ve sonuçlarıyla alakalı süren tüm sorunları kapsadığı ve hepsini sonlandırdığı kabul edilir.
Bu metnin ve ek maddelerin yalan olduğuna dair Türkiye ve Siyonist İsrail rejiminden şu ana kadar herhangi bir açıklama yapılmadı.

MAVİ MARMARA ANLAŞMASI HUKUKA VE ANAYASAYA AYKIRI

TBMM’den geçen Mavi Marmara anlaşmasının hukuka ve Türkiye anayasasına aykırı bir anlaşma olduğunu belirten Sönmez, bu anlaşmanın Mavi Marmara mağdurları ve şehit yakınları tarafından asla kabul edilmemiş ve edilemez bir anlaşma olduğunu vurguladı. Sönmez, Mavi Marmara anlaşmasına dair her türlü itirazlarının ve yine bu anlaşmaya dayanarak düşürülen davalarla ilgili temyiz süreçlerinin devam ettiğini hatırlattı.

İSRAİL’LE YAPILAN GİZLİ YA DA AÇIK ANLAŞMALAR FESHEDİLMELİ

Sönmez, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “İsrail tarafından sunulan, hâlâ Türkiye hükümetince yalanlanmamış olan gizli maddeler, ne usul açısından ne de içerik açısından kabul edilemez. Elbette bir uluslararası sözleşme ancak TBMM’den geçerek kabul edilip onaylanabilir. Bu konuda her yönüyle halkın ve şehit ailelerinin açıkça bilgilendirilmesi en doğal haklarıdır. Gizli ya da açık İsrail’le yapılan anlaşmalar feshedilmeli, Türkiye’de suçluların yargılanması, Gazze ablukasının kaldırılması imkânlarının önündeki engeller kaldırılmalıdır.”

GİZLİ MADDELER KABUL EDİLEMEZ, HÜKÜMET SUSMASIN

Mavi Marmara davası avukatlarından İHH Yönetim Kurulu Üyesi Gülden Sönmez, yalanlanmayan gizli maddelerin içerik ve usul açısından kabul edilemez olduğunu söyledi. Yaptığı açıklamada, Mavi Marmara anlaşmasının daha önce kamuoyuna açıklanan 6 maddesinin yanı sıra 5 gizli maddesinin daha gündeme geldiğini hatırlatan Sönmez, Türkiye ve İsrail Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin, bu metnin ve ek maddeleri hakkındaki sorulara yanıt vermemeyi ve yorum yapmamayı tercih ettiğini söyledi.sraille-gizli-anlasma-3.jpg?
Bugün 00:30 TSİ-Gündem
Muhabir Haber Merkezi







Şehir Markaları

1 yıllık yayın süresi ve makul bütçesi ile markanızı şehrinizde parlatın, bu tanıtım fırsatını kaçırmayın!
(212) 697 10 00
Reklam bilgi
Anket2019 yılı için belirlenen asgari ücret hakkında ne düşünüyorsunuz?