26 Aralık 2018 Çarşamba

İslam kültüründe boş zaman yoktur (1)

Kapitalist sistemin, ağır iş koşulları altında çalışan bireylere sevimli gösterdiği “boş zaman” kavramı tüketim ağının farklı bir versiyonu. İnsanlar yılın on iki ayında ne kendilerine ne de yakınlarına vakit ayırabiliyor. Güne yoğun bir iş temposu ile başlıyor, akşam eve yorgun ve bitkin vaziyette dönüyorlar. Kapitalist sistem bu insanları yıllık tatil ve boş zaman söylemi ile avutuyor. Köleleştirdiği insanlara kendince yılın on beş gününde özgürlüğünü bahşettiğini iddia ediyor. Fakat boş zaman ve tatil söylemleri bu sistemin farklı bir tuzağı…
Nasıl mı? Şunu kabul edin ki, boş zamana övgüler yazan ve sizi tatille ödüllendirdiğini savunan bu sistem özgürleşmenize asla müsaade etmiyor. Boş zamanı ya da tatili nasıl ve ne şekilde değerlendireceğinizi, tatilde nereye gideceğinizi ve burada neler satın alabileceğinizi sizin adınıza onlar planlıyor. Sözde tatile çıkıyorsunuz ve burada size dayatılan eğlence ve alışveriş merkezlerine gidiyor cebinizi boşaltıp geri dönüyorsunuz. Peki, yaptığınız alışverişler gittiğiniz tatil mekânları sizin üretkenliğinize hiçbir katkı sağlıyor mu? Gerçekten zihninizi dinlendirebilir mi? Sanmıyorum…


Antik Yunan’da boş zaman kavramı bilgi gibi üst değerlerle uğraşmak ve düşünmek anlamında kullanılırdı. Yani boş zaman fertlerin alışveriş, zevk ve eğlenceye yöneldikleri zaman dilimi değil, derinlik, düşünce, bilgiye yönelimi, estetik algıları ifade ediyordu. Bugün olduğu gibi o zamanlar da aristokratlarla kölelerin boş zamandan anladıkları şey farklıydı.  Köleler efendilerinin emirlerini yerine getirirken nefes alacak vakit bulamazken elit kesim felsefe ve sanatsal faaliyetlerle meşgul olurlardı. Boş zaman sadece varsılların hakkıydı.
Antik Yunan’ın aksine Romalılarda boş zaman bir hak değil sosyal bir statüyü ifade ediyordu. Boş zaman etkinlik ve aktivitelerden sonraki zamandı ve işin verimi için gerekliydi. Bu nedenle yönetici kesim boş vaktin verimli geçirilebilmesi için maiyetlerindeki kişileri teşvik ediyordu.
İslam kültüründe ise boş zaman diye bir kavram yoktur. Allah’ın Resulü ve onun sahabesi yaşamlarının her anını verimli şekilde geçirebilmek için çaba göstermişler, bir işten diğer işe geçerek motivasyon sağlamışlardır. Onlar vaktin insana bahşedilmiş büyük bir nimet olduğunu biliyor ve ekmeği israf etmemek için gösterdikleri çabayı zamanı israf etmemek için de gösterirlerdi.
Resulûllah ve sahabesi zamanın merkezine namazı koydular, namaz vaktin tamamını düzenliyor ve hayatı disipline ediyordu. Hz. Peygamberin izinden yürüyen İslam toplumları asırlar boyu vakti bir imkân olarak görüp bir dakikayı dahi israf etmemeye özen gösterdiler. Fakat endüstriyalizmle birlikte birey ve toplumların zaman algıları tamamen değişti. Onlar zamanın merkezine maddiyatı koydular ve zamanı buna göre yeniden taksim ettiler. Ne yazık ki bu durum İslam toplumlarını da etkiledi. Müslümanlar zaman kavramına seküler bir gözlükle bakar hale geldiler.
Yoğun iş temposu ile çalışan fertler iş dışı alanı boş zaman olarak değerlendirip kendilerine adeta spesifik bir yaşam alanı oluşturdular. Boş vakit bir yerde başıboşluk ve tüketime teşvik unsuru olarak görülmeye başlandı. Müslümanlar kültürel değerlerini korumak ve zamanı maksadına uygun şekilde kullanmak yerine kapitalist sistemin ağında can çekişen bir balığa döndüler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder