12 Ocak 2019 Cumartesi

Türkiye’de zihniyet ve yönetim krizi

Hamdımız âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Cenab-ı Allah’adır. Salâtımız ve selamımız ise Peygamberimiz, âli ve sahabeleri içindir.
Şeyh Edebali: “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” sözü devletin bekası için önemlidir. Peki, insan ne ile yaşatılır? İnsanı yaşatmak için “ahlak ve adalet” gerekir. Ahlak; insanların birlikte huzur, barış ve kardeşlik ortamında yaşamasını sağlayacak dürüstlük, merhamet ve şefkat gibi esaslardır. Adalet ise; hukuk devletinin ve adil yönetimin esasıdır. Hak kitabımız Kur’an’ı Kerim’de bu konuda bize şu bilgiyi verilmektedir, SAD 26: “Ey Davud, Biz seni yeryüzünde halife (yönetici) yaptık. O halde insanlar arasında hak ile (adil düzen ile) hükmet. Hevaya (kötü arzulara ve zulüm düzenine) tabi olma, sonra bu seni Allah’ın yolundan saptırır. Doğrusu Allah’ın yolundan sapanlara, hesap gününü unutmalarına karşılık çetin bir azap vardır.” Burada bildirilen şey, insanın yaşatılması için hak ve adalet ile yönetmek gereğidir. İnsanız ve Müslüman’ız. Allah; adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emretmiş, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklamıştır. İnsanı insan olarak yaşatacak olan, Kur’an ahlakı ile Kur’an nizamıdır. Bunun dışındaki tercihler, boşuna yorulmaktır. Bir Siyonist ve Haçlı ittifakından ibaret AB’nin telkin ettiği “materyalist ahlak” ve “kapitalist düzen” ile insanın yaşatılması mümkün olmaz. Yaşatılamadığı da ortadadır. Türkiye; yaklaşık iki yüz yıldır, ırkçı ve Haçlı sapkın Batı medeniyetinin etkisi altıdadır. Batı medeniyetinin (AB) bizatihi kendisi ve ırkçılık, şirk ve inkâr üzerine bina ettiği zalim yönetim anlayışı, başlı başına insanlık için en büyük bir krizdir. Çükü Batı medeniyeti temelde insanı “insan” olarak görmez ki onu yaşatabilsin.


 BATI TAKLİTÇİLİĞİ

Türkiye’nin temel sıkıntısı Batı’dan devşirilmiş materyalist bir ahlak ve kapitalist bir düzen ile yönetilmeye çalışılmasıdır. Ülkemizde bu anlayışın son temsilcisi ise Erdoğan ve AK Parti kadrolarıdır. Erdoğan ve AK Parti; iktidara gelmenin ve uzun süre iktidarda kalmanın yolunu Milli Görüş’ten ayrılıp Batı işbirlikçiliğini benimsemekte görmüşlerdir. Erdoğan ve AK Parti; 17 yıllık iktidarları döneminde, sadece bu işbirliğinin gerektirdiği işleri yapmıştır. Bu işbirliğinin gereği ise “HayımNahum” doktrinine göre Türkiye’nin yönetilmesi, yumuşak lokma yapılıp ABD, AB ve İsrail’in işbirlikçisi uydu bir ülke haline getirilmesidir. HayımNahum doktrininin 7 esası vardır. Bunlar; 1. Türkiye’nin aç bırakılması, 2. Türkiye’nin işsiz bırakılması, 3. Türkiye’nin borca esir edilmesi, 4. Halkın dininden ve inancından uzaklaştırılması, 5. Türkiye’nin bölünmesi, 6. Bölünüp parçalanıp yumuşak lokma yapılması, 7. Bu lokmaların İsrail’e vilayet yapılması esaslarıdır. Erdoğan’ın ve AK Parti’nin bu esaslara göre 17 yıldır yönettiği Türkiye; açtır, işsizdir, borçludur, dini ve ahlaki değerleri zayıflatılmıştır, milletimiz kutuplaştırılmış ve bölünmüştür. Türkiye; BOP hedefleri bakımından uygun hale getirilmiştir. Biz, Erdoğan’ın ve AK Parti’nin düşmanı değiliz. Uyguladıkları işbirlikçi politikaların ülkeyi ne hale getirdiğini görüyor ve Allah rızası için uyarıyoruz. Üreten bir Türkiye, tüketen bir Türkiye haline dönüştürülmüştür. Materyalist bir ahlak, kapitalist bir düzenle yönetilen Türkiye, yok olmanın eşiğindedir.

 BU GİDİŞATIN SONU YOKTUR

Biz İslam ümmetinin evlatlarıyız. Şu an neye inanırsak inanalım, kendimizi ne ile tanımlarsak tanımlayalım biz Batı medeniyetinin değil, İslam medeniyetinin evlatlarıyız. İslam’ca düşünüp insanca yaşamak istiyorsak, Batı taklitçiliğini bırakıp aslımıza dönmek zorundayız. Biz, hakkı ve haklılığı üstün tutan bir medeniyetin mensuplarıyız. “Dini değerler ile yönetim yaparsak işin içinden çıkamayız” diyenler, toplumun en zavallı kişileridir. Bunlara itibar edip iltifat edilemez. Din sana ne diyor ki, işin içinden çıkamayacaksın… Din sana; ıslahçı ol, fesatçı olma diyor, ıslahçı olman halinde içinden çıkamayacağın şey nedir? Din sana; Yahudi ve Hıristiyanlara uyma, Allah’ın yoluna uy diyor, Allah’ın yoluna uyarsan içinden çıkamayacağın şey nedir? Din sana; adaletle yönet diyor, adalet ile yönetirsen içinden çıkamayacağın şey nedir? Din sana; insanların mallarını kumar, haksız vergiler, faiz, rüşvet, gasp gibi haksız sebepler ile elinden alıp yeme diyor, bu kurala uyarsan içinden çıkamayacağın şey nedir? Faizin haram olduğuna inandığın halde 2019 yılı bütçesine 117 milyar faiz giderini niçin koydun? Kumarın haram olduğuna inandığın halde yılbaşı çekilişi için 40 milyona yakın “piyango” biletini niçin sattın? Bunları yapmadığın halde içinden çıkamayacağın şey nedir? Din sana; Kur’an ahlakına uy, materyalist ahlaka uyma diyor, Kur’an ahlakına uyarsan, içinden çıkılamayacak olan nedir? Din sana; insanları “İslam” ile terbiye et diyor, sen ise insanları “materyalizm” ile eğitiyorsun. İnsanları, materyalim ile değil de, İslam ile eğitirsen içinden çıkamayacağın şey nedir? Din sana; her işinde şeytanın ve adamlarının rızasını değil, Allah’ın rızasını gözet diyor. Sen her işinde Allah’ın rızasını gözetirsen içinden çıkmayacağın şey nedir? Ey Müslüman’ım diyen insan, Allah bu dini sana yaşayasın diye gönderdi. Şayet sen bu dini ahlak ve düzen olarak yaşarsan içinden çıkamayacağın şey nedir? Bilesiniz ki siz materyalist ahlaka, kapitalist nizama göre yönetirseniz, asıl o zaman işin içinden çıkamazsınız. Şimdi çıkamadığınız gibi… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder