15 Ocak 2019 Salı

AKP İLE CHP’NİN 40 “AYNI”SI

Siyonist merkezlerin Türkiye’yi gütme değneğinin iki ucu olan AKP ve CHP’yi farklı ve birbirine aykırı zannedenlere, bu iki partinin temelde ayrı değil aynı olduğunu gösteren tam 40 (kırk) maddelik tespitlerimizi açıklıyoruz. Her iki parti kurmaylarının ve yandaş kurnazlarının da, görünüş ve şekil dışında, yani CHP’nin güya çağdaş ve devrimci, AKP’nin de muhafazakâr ve dinci geçinmeleri ve haliyle farklı yaşam tarzı ve tavrı sergilemeleri dışında, temel zihniyet ve sistem olarak bu partilerin sadece “10” farkını bulup söylemesini bekliyoruz…
CHP-AKP Aynı Saatin Yelkovan ve Akrebi Gibidir!
1- Her ikisi de AB’cidir. Bunlar egemenliğimizin AB’ye devrine rıza göstermektedir… Her ikisi de bağımsızlık haklarımızın AB’ye devrini istemekte, bunu gaye edindiklerini söylemektedir.
Bu noktada, örneğin “Subaylar Sivil Mahkemede mi, Askeri Mahkemede mi Yargılansın” tartışmaları ve taraf gibi davranmaları, rol gereğidir. Çünkü AB’ye alındıktan sonra zaten askerimizi de polisimizi de, sivilimizi ve siyasetimizi de haliyle AB kurumları yargılayıp yönetecektir…
2- Her ikisi de ABD’cidir.
3- Her ikisi de İsrailcidir. Bunlar İsrail’in bölgemiz ve ülkemizdeki yüksek çıkarlarını gözetmektedir ve zaten İsmet İnönü hükümeti 1948’de İsrail’i ilk tanıma şerefine ermiştir.
4- Her ikisi de Yahudi Lobicidir. Onların himmet ve himayesine taliptir.
5- Her ikisinin de önemli yönetici ve milletvekillerinin bir kısmı Mason Locası üyesidir.
6- Mason Locasının tahribatlarına ve gizli diktatoryasına her iki parti de tepkisizdir. AKP Dinimizi, CHP devrimi istismar edicidir…
7- Her iki partide de Sabataist ve Karaim Yahudileri üst görevlerdedir. Yan kuruluşları ve yandaş sivil oluşumları da Soros’un beslemeleridir.
8- Her ikisi de Batı taklitçisidir.
9- Her ikisi de NATO taraftarı ve sadık müttefikidir.
10- Her ikisinin de fikir babaları ve danışmanları Rotary ve Lions müdavimleridir.
11- Her İkisi de İttihat ve Terakki’nin, Siyonist Yahudi Lobilerinin takipçisidir.
12- Milli ve yerli bağımsız proje üretemezler, bunlar taşeron tatbikçilerdir.
13- Her ikisi de faizcidir.
14- Her ikisi de IMF’cidir.
15- Zenginleri farklı ama ikisi de rantiyecidir.
16- Her ikisi de manevi-ahlaki tahripçidir.
17- İkisi de Bilderberg’cidir ve Millici değil küreselcidir.
18- İkisi de Davos müdavimidir.
19- İkisi de KKTC’yi AB önünde bir engel görmektedir ve taviz için takiyye yürütmektedir.
20- İkisinin de politikası; Türk tarımının öldürülmesi ve insanımızın gâvura muhtaç hale getirilmesi yönündedir.
21- Her ikisi de çiftçimizi İsrail’in geni bozuk tohumlarına mahkûm etmiştir. Halk sağlığımız İsrail firmalarına feda edilmiştir. İsrail ise AKP’nin bu kıyağına karşı Miraç Gecesi TRT’ye Mescidi Aksa’dan (daha ziyade Kubbet-us Sahra görüntülü ve tartışma yaratan) yayın yapma izni vermiştir. Ve böylece dindar halkımız uyutuluvermiştir.
22- İkisi de vergiyi fakirden; işçi, köylü ve esnaf kesiminden alıveren zihniyettedir.
23- İkisi de krediyi kendi zenginlerine vermektedir.
24- Her ikisi de “ Ruhban okulunun açılması” gibi azınlıkları azdıracak taleplerin hizmetçisidir.
25- AKP dindar-muhafazakar kesimleri, CHP ile; CHP ise çağdaş geçinenleri AKP ile ürkütüp korkutarak oy devşirmektedir. Yani tahterevallinin denge partileridir. MHP ise orta destek rolündedir.
26- Zaten Recep T. Erdoğan’a Başbakanlık yolunu CHP, Sn. Abdullah Gül’e Cumhurbaşkanlığı koltuğunu MHP açıvermiştir.
27- Her ikisi de ülke yararını değil, parti ve yandaş çıkarını düşünmektedir.
28- CHP ve AKP’nin “görünüş”leri ve “yaşam biçimleri” sizi aldatmasın. Çünkü “görüş”leri ve gayeleri birdir.
29- Her ikisi de, Milli ve yerli bir hukuk ve ahlak düzenini değil, Batı’nın dayattığı haksız ve ahlaksız sistemleri ve demokratik cilalı despotik yönetim biçimlerini tercih etmektedir.
30- AKP doğrudan BOP’un Eşbaşkanlığını yürütürken, CHP İsrail’e dolaylı yandaşlığını sürdürmektedir.
31- İkisi de yargıyı siyasallaştırma hevesindedir. Birisi Ergenekon davasının avukatı, diğeri savcısı gibi hareket etmektedir. Aynı tavır HSYK’nın tayin ve terfi yetkisine müdahalede de görülmektedir.
32- AKP-CHP her ikisi de aynı Siyonist odakların Türkiye değneğinin sağ ve sol uçları gibidir ve zulüm sisteminin temel çıbanlarına dokunmayan pansuman tedbircilerdir.
33- Her ikisinin yöneticileri de, evrensel boyutları ve yeni medeniyet programları olan Milli, ilmi ve insani projeler üretmekten aciz ve bilgisizdir. Ulusal ve uluslar arası çapta misyon ve vizyon fakirleridir.
34- CHP Askerin ve Alevi kardeşlerimizin, AKP ise Masonik merkezlerin ve din sömürücülerinin sözcüleri rolüyle siyasi rant devşirmekte; kucaklayıcı, kurtarıcı ve bağımsız teoriler ileri sürememektedir.
35- CHP Mason ve Moon tarikatının; AKP ise zalim gâvurlarla diyalog ve dayanışmacı cemaatin ve milli birliğimizi tahribat takımının temsilcisidir.
36- Her ikisinin de en büyük endişesi, Milli Görüş zihniyetidir ve en ciddi tepkileri Erbakan çizgisinedir. CHP Milli Görüş karşıtlığıyla, AKP ise Milli Görüş kaçkınlığıyla, ABD ve AB ağabeylerinin gözüne girmişlerdir.
37- Bunların kavgaları millete hizmet yarışı düşüncesi değil, Siyonistlerin sömürü arabasına “onun yerine, bizi yemleyip koş…” hevesi ve çekişmesidir.
38- AKP ile CHP’nin kalıpları ve kılıkları farklı da görülse, kafa yapıları ve kankaları (Mason kardaşları) aynı olan partilerdir. Bunlar çağdaş Firavunların; birisi smokin yakalı ve fötr şapkalı; ötekisi külahlı ve çarşaflı kâhyaları ve köleleri yerindedir…
39- Bu iki partiyi farklı zannedenlere, öncelikle, “Zındık” ve “Münafık” kavramlarını çok iyi öğrenmeleri tavsiye edilir.
40- AKP’nin “Muhafazakâr ve Reformist”, CHP’nin “Çağdaş ve Kemalist” geçinmeleri; hanımlarının farklı giysiler içinde görünmeleri ve her ikisinin değişik geçmişten gelmeleri, sadece rollerinin gizlenmesine ve kontrollerinin daha kolay yürütülmesine yöneliktir. Elbiselerinin rengi, modası ve astarı farklı da olsa, kumaşları ve asılları aynı maddedendir.
Demek ki;
Ya Adil Düzene geçilecek, veya bugünkü adi ve Siyonist sömürü sistemleri insanlığı ezecektir!... Bu nedenle Milli ve haysiyetli bir seçim ittifakı mutlaka gereklidir.
100 AKP Gerçeği
1. Başbakan Erdoğan bir Amerikan gazetesine yazdığı makalede Irak'a savaşmaya giden ABD'li askerlere dua etti: "Irak'ta savaşan ABD'li kahraman bay ve bayan askerlere, en az zayiatla ve mümkün olan en kısa zamanda ülkelerine dönmeleri arzusuyla dua ediyoruz."
"We further hope and pray that the brave young men and women return home with the lowest possible casualties, and the suffering in Iraq ends as soon as possible." By Recep Tayyip Erdogan The Wall Street Journal March 31st, 2003
2. Dışişleri Bakanı Gül "Dünya barışını korumak için, son 50 senede dünyada en çok Amerikalılar kendi çocuklarını feda etmişlerdir." dedi. (http://www.milliyet.com/2006/05/16/siyaset/siy03.html)
3. Yirmi beş İslam ülkesinin sınırlarını değiştirip hepsini Irak gibi yapma projesi olan ABD kaynaklı BOP'la ilgili Sayın Gül'ün görüşü: "Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) Türkiye'nin dış politika ilkelerine uygun düşmektedir. ABD ile birlikte hareket ediyoruz. Amacımız İslam ülkelerine özgürlük ve demokrasi getirmektir."(http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=181295) Not: Vatandaşlarımızın % 72'si BOP'u tehlikeli görüyor. (25.07.2004 – Yeni Şafak)
4. Diyanetten Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Aydın diyor ki: "Ben Avrupa'ya gittiğimde kiliseye çok giderim, oralarda büyük zevk duyuyorum ve manevi huzur buluyorum." (II. Din Şurası Tebliğ ve Müzakereleri cilt:2 sayfa:375)
5. Diyanetten sorumlu Devlet Bakanı yapılan Sayın Mehmet Aydın, İslam dinini Müslüman olmayanlara tebliğ etme gayretleri için 'en DİNSİZCE hakarettir' dedi:"Bazı Müslüman kardeşlerimiz diyor ki yahu bir fırsat düştü, Müslümanlığı anlatalım Hıristiyanlara; Allah belki hidayetini gösterir. (Diyalog çalışmalarında)… İşin ucunda; bilmem adam kazanmak, üye kazanmak varsa, açıkçası bu bir din mensubuna yapılacak en DİNSİZCE bir hakarettir." (II. Din Şurası Tebliğ ve Müzakereleri cilt:2 sayfa:322)
6. ABD Savunma Bakan yardımcısı Paul Wolfowitz"Biz Irak'a müdahale konusunda tereddüt içindeydik, Tayyip Erdoğan bize cesaret vermiştir. AKP yönetiminin bu dostça desteği olmasaydı, bu işi bu kadar kolay bitiremezdik" (Irak işgalinden üç ay önceki Türkiye ziyareti esnasında yaptığı açıklamadan.)
7. Erdoğan, Siyonist AJC örgütünden bugüne kadar "cesaret ödülü" alan 10 kişi içinde Yahudi olmayan tek kişidir. Tayyip Erdoğan'a "cesaret ödülü" veren "American Jewish Congress" (AJC) adlı kuruluş, WJC'ye bağlı olup. Theodore Herzl tarafından Dünya Musevilerini bir "ulusal yurda" kavuşturma amacıyla 19. yüzyıl sonunda kurulan "World Jewish Congress" (WJC) İsrail devletini kurmakla amacını gerçekleştirmiş bir Yahudi teşkilatıdır. Daha önce AJC tarafından 10 kadar kişi ödüle lâyık görülmüştü; bunlar arasında İsrailli veya Musevi olmayan tek kişi Tayyip Erdoğan’dır. Listede İsrail'in önemli bütün başbakanları vardır. Türkiye başbakanına bu ödülün verilmesi de, verildiği mekân da anlamlıdır: HSBC bankasının New York merkezi…(http://www.yenisafak.com.tr/arsiv/2004/SUBAT/05/tkivanc.html)
8. Bush, Erdoğan'a "Sen ne harika bir adamsın" (Yani her konuda işimize yaramaktasın) dedi. (You are a great man) Kasım 2004
9. Çeçenler Rusların dilinde terörist kabul edilmektedir. Erdoğan 3 Kasım seçimi sonrası AKP genel başkanı olarak 170 kişilik heyetle ziyaret ettiği Rusya'da teröre karşı işbirliği yaptıklarını söylemiştir.
10. Erdoğan genel başkan sıfatıyla gittiği Çin'de de şöyle dedi: "Tek Çin anlayışını destekliyoruz. Çin'in toprak bütünlüğü konusunda Türkiye'nin herhangi bir tereddüdü yok, saygısı vardır. Terörün dini, milleti, ırkı olamaz."(Çin, işgal ettiği Doğu Türkistan'ı kendi toprağı sayıyor. Özgürlük mücadelesi veren 30 milyon Uygur Türkü kardeşimize de terörist diyor. Recep Bey'in sözü bu manada nasıl değerlendirilmeliydi?)
(Recep Erdoğan, Türkiye’de diline pelesenk olduğu üzere, Pekin'de de "Han, Mançur, Moğol, Doğu Türkistanlı, Tibetlisi ile Çin bir büyük mozaiktir. Bu da büyük zenginliktir" demesi beklenirdi, ama bu yürek ve samimiyet isterdi.)
11. Yurtdışı turları ve ilginç temasların ardından Erdoğan, milletvekili yapılıp Başbakanlığa hazırlanmıştı. Aradan sekiz buçuk yıl geçmesine rağmen AKP "Acil Eylem Planı" diye sadece ülkeyi parçalanmaya yaklaştırmıştı.
12. Kuzey Irak'ta askerlerimizin başına çuval geçirilip, askerimiz ve milletimiz tarihin en büyük hakaretine maruz bırakırken, buna ciddi hiçbir tepki gösterilememiş; eften püften şeylere horozlanıp ucuz kahramanlık sergileyen Recep Bey ABD Tanrısına boyun eğmişti.
13. Üstelik bu çok ağır ve ciddi çuval olayı sonrası "ABD'ye nota verecek misiniz?" sorusuna başbakan şöyle veciz(!) bir cevap vermişti: "Bu müzik notası değil. Öyle aklınıza her estiğinde verilmez. Ağırlığı ve ciddiyeti vardır." (http://www.hurriyet.com.tr/agora/article.asp?sid=1&aid=2257)
14. Erdoğan'dan enteresan bir açıklama: "Amerika'nın düşündüğü Büyük Ortadoğu Projesi var ya, Genişletilmiş Ortadoğu Projesi; Diyarbakır işte bu proje içinde bir yıldız, bir merkez olabilir. Bunu başarmamız lazım." (15 Şubat 2004, Kanal D, Teke Tek Programı) 18.02.2004. Hürriyet Gazetesi, sayfa: 20.) Böyle Türkiye dahil 23 İslam ülkesini parçalamayı amaçlayan BOP hıyanetinin kiralık kahyası olduğunu itiraf etmişti.
15. Sözde Ermeni Soykırımı meselesinde AKP iktidarı ve Dışişleri bakanlığı, yetersiz ve yüreksiz hareket etmişti. Üstelik Sözde Ermeni soykırım yasasını kabul eden ülkelere yenileri eklenmişti: İsviçre (2003), Slovakya (2004), Hollanda (2004), Polonya (2005), Litvanya (2005), Arjantin (2006)…
16. 1 Mart Tezkeresi reddedilmesine rağmen, AKP’nin çıkardığı özel bir genelgeyle, ABD'nin savaş araç-gereçleri Türkiye üzerinden nakledilmişti.
17. İsrail'in talebiyle ve onun güvenliği için, kamuoyu tepkisine rağmen Lübnan'a asker gönderilmişti.
18. Başbakan Erdoğan, İspanya Başbakanıyla beraber Medeniyetlerarası İttifak(!?) eşbaşkanı seçilmişti. (Medeniyetler arası ittifak, Dinlerarası diyalogun diğer bir ismidir. Gösterilen tepkiden dolayı, medeniyetler arası ittifak diye ifade edilmektedir.) Yani Recep Bey Haçlı emperyalistlerle birlikte İslam’ı yozlaştırma gayretindedir.
19. Başbakan Erdoğan, BOP'un da (Büyük Ortadoğu Projesi) eşbaşkanı tayin edilmişti. İkinci başkan, Bush idi.
20. Kâhya Recep Erdoğan’ın talimatıyla, 1 Mart tezkeresine 'hayır' diyen milletvekilleri, 22 Temmuz seçiminde aday gösterilmemişti.
21. Tezkereye 'evet' denmesini isteyen Erdoğan "Her zaman 'hayır'da hayır yoktur. Rahat olun, gelişmeler kontrolümüzde" diyerek ABD ve İsrail’i rahatlandırma sözü vermişlerdi.
22. Erdoğan, tezkere geçse de geçmese de ABD'nin harekâtta kararlı olduğunu belirterek, Türkiye'nin 2003 yılı içinde 73 milyar dolar borç ödemesi olduğunu söylemiş ve tezkerenin çıkmaması halinde Türkiye'nin ekonomik olarak çok sıkıntıya gireceğini ifade etmişti. (Hatta Erdoğan'ın "Tezkereye hayır diyen, bana hayır demiş olur"… "Tezkere geçmezse memur maaşlarını ödeyemeyiz" dediği ifade edilmişti.)
23. Eski Devlet Bakanı Ali Babacan, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ve Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, tezkerenin yararlarını sıralarken: "ABD ile her platformda stratejik ortaklığımız artarak gelişir." Demişlerdi (Irak'a ve Iraklılara yapılanları mazur, hatta meşru göstermişlerdi.)
24. AKP önderleri tezkerenin geçmemesi durumunda olacakları da şöyle belirtmişti: "Tezkereyi reddetmemiz Müslüman ülkelerden destek bulsa da dünyada etkili bir güce sahip olan Yahudi lobisinin desteğini kaybederiz."Bu AKP’nin siyonizmin güdümünde olduğunun belgesiydi.
25. Irak savaşında ABD'ye verilen destek, KREDİ pazarlığına dönüşmüştü. Bakanlar Kurulu toplantısı sırasında Başbakanlık'a giden Dışişleri Müsteşarı, ABD Büyükelçisi Pearson'ın getirdiği ABD önerilerini hükümetin onayına sunmuştu. (http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=66614)
• Türkiye'nin asgari "6 milyar dolar hibe", "20 milyar dolar kredi" ve "ticaret desteğini" içeren seçenek üzerinde durduğu, bu seçeneğin hibe bölümünü artırmak üzere pazarlık ettiği öğrenilmiş, ama hiçbirisi verilmemişti.
• 92 milyar dolarlık bir kayıp faturası gündeme getiren Ankara, 2003'te 25, sonraki dört yılda 15-17 milyar dolar desteğe ihtiyaç duyulabileceğini belirtmiş; ABD, Türk ekonomisini ayakta tutma güvencesi vermiş, ama işi bitince yine yan çizmişti.
26. CIA'nin özellikle Müslüman direnişçileri susturmaya yönelik işkence uçakları hava sahamızı ve hava limanlarımızı kullanmıştı. (www.aksiyon.com.tr)
27. Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül açıklamıştı: "Irak savaşında ABD, İncirlik'i kullandı ve buradan 4 bin 990 sorti gerçekleştirdi." (Vecdi Gönül'ün "Los Angeles World Affairs Council" adlı kuruluşun düzenlediği konferansta yaptığı "Avrasya'da değişen güvenlik ortamı ve Türkiye'nin stratejik önemi" konulu konuşmasından.)
28. Erdoğan ve Gül, 29 Ekim 2004 tarihinde AB Anayasası'nı imzalamış ve bunun utanç fotoğrafını Milli Çözüm kapak yapmıştı. Nerede? "Bütün Türkler yok edilmeden Hıristiyan dünyası rahat etmeyecek." diyen Papa Cixtus'un (1585-1590) heykeli altında ve manevi huzurunda bu hıyanet belgesine kalıplarını basmışlardı.
29. AB’ye teslimiyet müzakere haberi, Kızılay'da gündüz gözüne havai fişeklerle kutlanmış, zafer dansları yapılmıştı.
30. Erdoğan "Küresel sorunlarla mücadelede dünyanın ABD'ye ihtiyacı olduğunu; Türkiye ile ABD'nin temel hedeflerinin örtüştüğünü" açıklamıştı. Bu siyonizme kiralık kuklalığın kanıtıydı. (http://www.yenisafak.com.tr/arsiv/2005/HAZIRAN/11/p01.html )
31. AKP milletvekili Ömer Çelik, kadınları tecavüze uğrayan ve ülkesi işgal edilmiş Iraklı direnişçilere: "Katiller sürüsü!" diyerek Amerikan conilerine yaranmaya çalışmıştı. (21.08.2004 – Vakit)
32. Erdoğan'ın danışmanı Cüneyd Zapsu, Amerikalıları Tayip Erdoğan hakkında, "Bu adamı kullanın. Deliğe süpürüp size hizmetlerine mani olmayın!" diye uyarmıştı. İşte American Enterprise Institute adlı düşünce kuruluşundaki konuşmanın teyp kaydı: This man is an honest man. And he has his own beliefs and he is true to his beliefs. Please try to… I'd say "exploit" (sömürmek, istismar etmek, kendi çıkarına kullanmak) is a bad word, but kullanmak or use… (Zapsu burada Türkçe kullanmak sözcüğünü telaffuz ediyor ve İngilizce nasıl denir anlamında dinleyicilere bakıyor ve bir Türk dinleyicinin hatırlatması üzerine sözlerine devam ediyor) take advantage of this man. Because this person has so much credibility, because of his own beliefs in the Muslim world and he believes in the Western style democracy. I think instead of pushing him down, putting him to the drain, use… Here and in Europe you should take advantage of that. This is my offer… (http://www.milliyet.com.tr/2006/04/12/siyaset/axsiy02.html)
33. En büyük ortaklarından biri Yunan Kilisesi olan National Bank af Greece (NBG), ülkemizden banka satın aldı. (Fakat aynı Yunanistan, “Ziraat Bankası'nın Atina'da şube açması teklifini, içişlerimize ve egemenliğimize müdahale” sayacaktı.)
34. Başbakan Erdoğan; "etnik, coğrafi ve dini temele dayalı ekonomik birliktelikleri, küreselleşme sürecinin reddettiği bir durum olduğu için, doğru bulmadığını" söylemişti. Etnik denilen: Orta Asya Türk Devletleri. Coğrafi denilen: Komşularımız. Dini denilen: İslam Ülkeleriydi… (AB ile ABD bize yeter denilmek istenmiş, Erbakan’ın D-8 gibi girişimleri kötülenip küçümsenmişti)
35. 4928 No.lu ve 15.07.2003 tarihli Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'da 'cami' kelimesi 'ibadethane' olarak değiştirilerek apartman kiliselerinin önündeki yasal engel kaldırılmıştı. (25173 sayılı Resmi Gazete - Yayın tarihi:19 Temmuz 2003 Cumartesi)
36. Van Akdamar Kilisesi'nin onarımını Başbakan gizlice denetlemişti. (Peki ama niçin gizli?..) 
Erdoğan, Hakkâri’den Van'a gelirken beklenmedik bir şekilde Van Gölü üzerindeki Akdamar Adası'na indirmişti. Görevli bekçinin dışında hiçbir yetkilinin bulunmadığı adaya konan helikopterden inen Erdoğan ve beraberindeki bakanlar, Ermeni Kilisesi'ndeki restorasyon çalışmalarını incelemişti. Hakkâri’den havalanan diğer 2 helikopter, Van Ferit Melen Havaalanı'na inerken protokol üyeleri bir süre Erdoğan'ın içinde bulunduğu diğer helikopteri beklemişti. (Yetkililer, Başbakan'ın Akdamar Adası ziyaretiyle ilgili ısrarlı sorularına nedense cevap vermemişti.) 21.11.2005
• Bu denetlemeden 16 ay sonra (Kur'an Kursu yıkımından 5 gün önce), onarılan kilisenin açılışı gerçekleştirildi. 3 yıl süren bu kilise tamiratının yaklaşık 3 milyon YTL'ye (3 trilyon lira) mal olduğu belirtildi.
37. "Kur'an Kursu Yıkımı" ülke tarihinde bir ilkti. Tarih: 3 Nisan 2007 (Mevlid kandilinden 3 gün, Akdamar Kilisesi açılışından 5 gün sonra… Yer: Kasımpaşa ( Sayın Erdoğan'ın mahallesi…)
• Yüzlerce polisin hazır bulunduğu yıkımda cemaate biber gazı sıkılmış, yıkımı Beyoğlu Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi ekipleri yapmıştı.
• Büyük Piyale Kur'an Kursu, "yürütmeyi durdurma kararına rağmen" dozerler dayatılmıştı.
(30 günlük yürütmeyi durdurma kararı: İstanbul 5. İdare Mahkemesi. Esas No: 2007/647)
• Tüm ısrarlara rağmen yıkım için okullar kapanana kadar (2 ay) bile göz yumulmamıştı.
38. Kur'an Kursu Yıkımı şöyle yaşanmıştı:
• "Piyalepaşa Caminin etrafının açılması için Anıtlar Kurulu'nun kararıyla kursun kaldırılacağı" bildirildi.
• Dernek mensupları, aylar süren koşturmacayla ilgililerle görüşüp: "Bu kursta 1959'dan beri binlerce talebeye hizmet verildiğini, yıkımın yanlış olacağını, kendilerine proje ve imkân verilirse, kursu, caminin mimarî yapısına uygun hale getireceklerini" söyledilerse de dinleyen olmamıştı.
39. Yıkımla ilgili tavırlar gittikçe katılaşmıştı. AKP’nin derin-masonik odaklara söz verdiği konuşulmaktaydı.
• Dernek mensupları, o sırada vakıfların kendisine bağlı olduğu Bakan Mehmet Ali Şahin'e konuyu taşımıştı, Bakan Bey, derhal İstanbul Vakıflar Bölge Müdürü'nü aramış ve dernek mensuplarına, "Kur'an kursunun yıkımının yanlış olacağını" söyleyip "Rahat olun" diye uğurlamıştı.
• Ancak Bakan Bey, daha sonra İstanbul'a geldiğinde, "Kur'an kursu binasının camiyi kapattığını" açıklamıştı.
40. Kur'an Kursunu yıkanlar, kursun kaçak olduğunu söyleyerek kamuoyunu yanıltmıştı. "Derneğe başka bir yer gösterdik kabul etmediler " yalanını uydurmuşlardı. İşte o yerler (!):
• Sinan Paşa Camii'nin avlusundaki tamamlanmamış bina. (Hem burası hakkında da yıkım kararı vardı; hem de yıkımdan sonra burayı da vermeyeceklerini söylüyorlardı)
• Kulaksız'daki Okçular Tekkesi ile Okçular Tekkesi'nin yanındaki top sahası. (Bu iki yer daha önce Beyoğlu Belediyesi'ne aktarılmıştı. Belediye "Buraya çivi bile çaktırmam" açıklamasını yapmıştı.)
• Sütlüce'deki Elif Tekkesi (Büyükşehir Belediyesi burayı da kesinlikle vermeyeceğini duyurmuşlardı.)
41. Kur'an Kursunu yıkanlar KUL HAKKINA VE DİNİ VAKIF HUKUKUNA ne kadar dikkat ettiklerini de göstermişlerdi. Çünkü Kur'an kursunun bulunduğu vakıf arsası, dini ilimlerin okutulması için vakfedilmişti. Vakfın dini hükmü şudur: Bir yer, ne şartla vakfedildiyse kıyamete kadar o iş için kullanılır. Vakfedenin istediği şart, Allah'ın emaneti gibidir… Bu vebalin altından kim kalkabilir?
Yıkılan Kur'an kursunun ne için yapıldığı hakkında tarihi kayıt: "Piyale Mehmed Paşa; cami, medrese, tekke, sıbyan mektebi, türbe, çarşı, hamam ve sebilden kurulu bir külliye yaptırmıştır." (Beyoğlu Belediyesi Web Sitesinden)
42. İçişleri Bakanlığı'nın emri ile Papa Jean Paul'ün ölümü dolayısıyla tüm yurtta bayraklar yarıya indirilmişti. İçişleri Bakanlığı, 8.4.2005 Cuma günü tüm resmi dairlerde gündoğumundan-günbatımına bayrakların yarıya indirilmesini istemişti.
• Oysa, Papa için Rusya'da bile bayraklar yarıya inmemişti(!?) (Ortodokslar ya, o yüzden indirmemişlerdir…)
• Diyanet İşleri Başkanımız vefat etse hangi ülke bayrağını yarıya indirirdi?
• Türkiye'de Diyanet İşleri Başkanı vefat etse AKP bayrakları yarıya indirtir miydi?
• Laik bir ülkede Müslümanlar aleyhine Papa için bu ayırım niçin gerçekleşmişti?
• Milli sembolümüz olan bayrağımızın yalnızca bir dinin ruhani lideri için yarıya indirilmesi, o dini kayırma anlamına mı gelmekteydi?
43. Yeni Papa 16. Benedict'in sevgili Peygamberimizi eleştiren sözlerine AKP Hükümetince ciddi bir karşılık verilmemişti.
• "Muhammed kılıçla din yaymaktan başka ne yapmıştır?" sözünün alıntı olduğunu söyleyen papaya, hiçbir yetkilimiz "SAYIN PAPA, ÖYLEYSE PEYGAMBERİMİZLE İLGİLİ SİZİN GÖRÜŞÜNÜZ NEDİR?" diyememişti.
44. Önce Papa'yla görüşmeyeceğini söyleyen Başbakanımız, aksine Papa'yı uçağın merdivenlerinde karşılayıp saygı göstermişti.
45. Erdoğan, "Yahudi karşıtlığı utanç verici bir akıl hastalığının tezahürüdür, katliamla sonuçlanan bir sapkınlıktır" diyerek Siyonist patronlarına rüşveti kelam etmişti. (http://www.yenisafak.com.tr/arsiv/2005/HAZIRAN/11/p01.html)
Sorulmaz mı: Peki İslam karşıtı papayı düşmanca konuşmasının ardından uçak merdiveninde karşılamak neydi?
46. Eski AKP’li Orman Bakanı Osman Pepe'nin danışmanı Tacettin Ural, yazmış olduğu kitaba "Papa Bir Puttur"ismini verdiği için bizzat Bakan tarafından istifa ettirilmişti.
47. AKP iktidarı, Danimarka'da yayınlanan ÇİRKEF KARİKATÜRLERE gereken tepkiyi gösterememişti.
48. Eyüp Belediyesi'nin Pierre Loti Kahvesi'nin bulunduğu tepeye "Eyüp Sultan Tepesi" adı verilmesi teklifi, Büyükşehir Belediye Meclisi ve Kadir Topbaş tarafından reddedilmişti. (14.02.2007 – Zaman)
49. Kapalıçarşı'da, Başkan Topbaş'ın misafiri yabancı belediye başkanlarına ilahi eşliğinde içki ikram edilmişti.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, ev sahipliğini yaptığı 4. Dünya Belediye Başkanları Zirvesi'nde toplantıya iştirak eden belediye başkanlarına 14.04.2007'de Kapalı Çarşı'da yemek vermişti.
Birlikte Yaşamak Konseri adı altında 'Demedim mi demedim mi? Gönül sana söylemedim mi?' 'Allahu Allah' ve 'Aşkın Ateşinde Yanalım Dost Dost' isimli ilahiler söylenirken içkiler de su gibi içilmişti. 
İslam ülkelerinden gelen Suudi Arabistan'ın Uhud Belediye Başkanı, İran'ın Tebriz Belediye Başkanı, Sudan, Nijerya, Endonezya gibi ülkelerden gelen belediye başkanları yemeklerini tamamlamadan Kapalı Çarşı'yı terk etmişti.
50. Erdoğan 2002 seçimi öncesi Of'ta şöyle demişti: "Türkiye'de 30'a yakın etnik grup ve 4 hak dine mensup herkesi kucaklıyoruz". (http://www.yenisafak.com/arsiv/2002/temmuz/12/p3.html)
Erdoğan birden fazla hak din ifadesini 3. Din Şurası’nda da dillendirip: "Bütün gerçek din ve inançlar, insanlığı hayra, iyiliğe, güzelliğe çağırmıştır." demişti. (21/9/2007 Vakit)
(Hâlbuki Kur'an'a göre tek hak din İslam’dır. Bütün peygamberler İslam peygamberidir. 
Kur'an Hz. İbrahim için "Allah'ı bir tanıyan dosdoğru bir MÜSLÜMANDI" deniyor. (Âli İmran, 67) 
Yine Şura Suresi 13. ayette İbrahim, Musa ve İsa peygamberlere gönderilenle peygamberimize gönderilen dinin aynı olduğu ifade edilmektedir. Birden fazla hak din olduğu söylense de: "Allah katında din İslam'dır" (Âli İmran, 19) Recep Bey böylece, İslam’ın Batıl saydığı bugünkü Yahudilik ve Hıristiyanlığı meşrulaştırmaya ve otuz etnik kökenden bahsedip Milli birliğimizi dağıtmaya çalışmaktaydı.
51. Antalya'da Dinler Bahçesi açıldı. (Aralık 2004)
52. Şanlıurfa'ya da "Dinler Parkı" açmaya kalkışıldı. Urfalıların Dinler Parkı'na tepki göstermesi üzerine proje "Halepli Bahçe" diye geri adım attı.
53. Müslümanları belirli mahfillere şikâyet eden Tayyar Altıkulaç milletvekili ve TBMM Milli Eğitim Komisyonu başkanı yapıldı. (Altıkulaç'ın şikayetlerinin yer aldığı belge: Kenan Evren ve Konsey üyelerine sunulan Diyanet İşleri Başkanlığı Brifingi 1981, sayfa:77-80.)
54. İslami hizmet oluşumlarından kopan ve onlarla mücadeleye başlayan bazı kişiler seçimlerde liste başı yapıldı. Hem de seçmen desteği olmamasına rağmen ve kitleleri küstürmek pahasına. Bunlardan bazıları, aday adayı dahi olmadıkları şehirlere kontenjandan atandı. Bu adayları istemeyenler; telefon, faks, mektup yoluyla tepkilerini AKP genel merkezine iletti; ama adam yerine konulmadı.
55. Camilerden elektrik ve su parası alınmaya başlandı. (Oysa kiliseler bu parayı ödemiyordu.) İlginç olan, önceki hükümetlerin çekindiği bu uygulamaya AKP'nin 2005 yılında başlamasıydı. Derneği olan camiler, şu anda faturalarını ödemeye çırpınmaktaydı. Peki, kiliseler ibadethane değil mi, niçin ödemez? Diye sorulmamıştı
56. Yüzlerce talebe yurduna mülkiyetine bakılmaksızın el koymak için yasa teklifi hazırlandı. Vakıf, dernek, hatta şahsa ait binaları işgal anlamına gelen korkunç maddeyi, tepkiler üzerine tasarıdan çıkarmak zorunda kaldılar.
(Tasarı yasalaşsaydı bu YURTLARI boşaltmayan kişi ve dernekler, mülki idare tarafından 3 ay içinde tahliye edilecekti.) (www.basbakanlik.gov.tr/docs/kkgm/kanuntasarilari/101-1262.doc) "Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" Madde 35
• Bu yasa teklifini cumhurbaşkanlığı ile ilgili MAĞDURİYET EDEBİYATI'na sebep olan süreçte verdiler. (Birileri (!) AKP ile uğraşırken, "Bildiri mağduru(!) AKP"nin vazifesi dindar kesimle uğraşmak mı olmalıydı?)
57. AKP, gömleğini çıkardığı Milli Görüş'ü de terör listesine almıştı. (Tabii ki yanlışlıkla!?) 
4 Nisan 2003 Cuma günü hükümet, "Türkiye-Almanya Arasında Terörizm, Örgütlü Suçlar ve Büyük Önemi Haiz Suçlarla Mücadelede İşbirliği Anlaşması"nı onaylanmak üzere Meclis'e sevk ediyordu. 
11 maddelik bu anlaşmada "Milli Görüş Teşkilatı" terörist örgütler arasında sayılıyordu. Almanya Federal Cumhuriyeti (AFC) İçişleri Bakanı Dr. Otto Schily'nin 3-4 Mart 2003 tarihindeki Ankara ziyaretinde bu anlaşma karşılıklı imzalanıyordu. (Bir bakanımız, anlaşmayı okumadan imzaladığını söyleyip, ayıbını kapatmaya çalışıyordu.) Eh, gözden kaçmış…
58. Genelkurmay başkanı Özkök "İslam devleti de, İslam ülkesi de değiliz" dedi. 
Başbakan yorumladı: "Kendi düşüncelerini söylemiş." (Ama başbakanımız kendi görüşünü açıklayamadı.) 
(Harp Akademileri Komutanlığı Yıllık Değerlendirme Konuşması, 20 Nisan 2005, Hilmi Özkök)
59. Erdoğan, yeni AKP genel merkezindeki motiflerin Yahudi sembollerine benzediğini kabul etmişti: 
"Ankara Selçuklu medeniyetinin yansımaları olduğu bir ilimiz. Ayrıca Osmanlı'dan da mimari üsluba bağlı kaldık, bunun yanında cumhuriyet çizgilerini katarak bu hale getirdik. Selçuklu yıldızları, Yahudi yıldızlarını da çok andırıyor." (http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=248953)
60. AKP'li Belediye Başkanı Kadir Topbaş: "Ayasofya turizme açılmış, tekrar camiye çevirelim demek gereksiz bir polemik." Demiş, bir zamanlar “Ayasofya açılsın tüm zincirler kırılsın” diye bağıran Recep Bey’in nasıl dönekleştiğini göstermişti. (29 Şubat 2004 – Pazar Postası)
61. Erdoğan, Rotaryen toplantısına katılan ilk başbakan olma şerefine erişmişti.
• Ali Babacan da masonik bir kuruluş olan Bilderberg toplantısına gitmişti. (Vakit Gazetesi, 17.05.2003) (Yorum yok; çünkü orada neler konuştuğunu bilmiyoruz…)
62. 'AKP, sulandırılmış İslam projesiyle geldi' iddiasını haklı gösteren bir olay yaşanmış: Başbakanın başdanışmanı Cüneyt Zapsu'nun eşi, kadın-erkek aynı safta namaz kılmıştı. Beyza Zapsu "Cuma'yı ben kıldırayım. Türkiye'de bir ilk olsun." Demekten bile sıkılmamıştı.
63. Türkiye'de ilk defa Siyonizm Konferansı yapılmış, Theodor Herzl, Milli Kütüphane'de anılmıştı. (7.12.04 – Vakit) Yeni şafak, Vakit, Zaman gibi sahte İslamcılar ise, hala AKP’nin her hıyanetinde keramet aramaktaydı.
64. AKP'li belediye başkanı Kadir Topbaş, Hür ve Kabul Edilmiş Büyük Masonlar Locası'nın toplantısına katıldı. (14.12.2004 – Vakit)
65. Hür ve Kabul Edilmiş Büyük Masonlar Locası'nın üstadı Asım Akın 22Temmuz'da AKP'yi destekleme emrini masonlara tebliğ etti. Bu, uluslararası bir talepti. İşte masonların gerekçeleri: "Şayet AKP'nin önü kesilirse, sıcak para ülkeyi terk eder ve ekonomik kriz gündeme gelir."di! (http://www.acikistihbarat.com/Haberler.asp?haber=6721)
66. AKP'li Bülent Arınç, Rotaryanlara "Siz veren elsiniz, öpülecek elsiniz" demişti. Rotary rozeti takan Arınç, plaketini 2430. bölge Guvernörü'nün elinden alıvermişti. (18.052003 – Vakit)
67. Türkiye Ermenileri Patriği II. Mesrob, 22 Temmuz seçimlerinde AKP'yi destekleyeceklerini ilan etmişti. (http://www.yenisafak.com.tr/politika/?q=1&c=2&i=48782&Ermeni/Cemaati/se%C3%A7imlerde/Ak/Partiyi/destekleyecek)
68. AKP'li Beyoğlu Belediyesi tarafından hazırlanan "Kültürleri Buluşturan Kent 22" adlı kitapta, alkollü içki teşvik edilmişti. (18.02.2004 - Vakit)
69. Umuma açık içkili yerlerin okullara uzaklığı 200 metreden 100 metreye indirilmişti. Turizmi teşvik kapsamında olan yerlerde ise mesafe şartı gözetilmeyecekti. (4.4.2004 – Türkiye)
70. AKP'den bir ilk: Gay ve Lezbiyen Filmleri Festivali'ne onay verilmişti. (27.09.2004 –Vakit) "Outistanbul 1. Uluslararası İstanbul Gay ve Lezbiyen Filmleri Festivali"
71. Aile Sağlığı adı altında bazı okullarda "eşcinsellik" dersi başlatılmış, yoğun tepki gelince askıya alınmıştı. (16.03.2007 – Zaman)
72. Türkiye'nin ilk eşcinsel oteli AKP döneminde ve denetiminde açılmıştı. (31.05.2007 – Posta)
73. AB mevzuatına uygun Türk Gıda Kodeksi yayınlanmış. "Çiğ Kırmızı Et ve Hazırlanmış Kırmızı Et Karışımları Tebliği" Resmi Gazete'de yayınlanarak resmiyet kazanmıştı. (http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/471680p.asp)
• Böylece Domuz ve yaban domuzu kasaplık hayvanlar arasına alınmıştı.
74. AKP'nin meclisten geçirdiği TCK'nın 230. Maddesi şöyle olmuştu: "Aralarında (resmi) evlenme olmaksızın dini nikâh yapanlar, 6 aya kadar hapisle cezalandırılırlar." (2004)
• Peki ya nikâhsız yaşayanlar? Onun cezası yoktu, çünkü: "Zina suç olmaktan çıkarılmıştı." (2004)
• Iğdır valisi açıklamıştı: "Fuhşun suç sayılmaması ve yaygınlığı yüzünden namuslu kadınlarımız neredeyse sokağa çıkamaz hale geldi." (23.11.2005 – Vakit)
75. Başbakan "Çocuğum işsiz" diyen vatandaşı "Senin çocuğun da işsiz kalsın! Otur, otur! Bana kişisel sorunlarını getirme!" diye azarlamıştı. (AKP Keçiören İlçe Kongresi) http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=182616
• "Lan…Sus…Hadi ananı al git buradan!" diyen başbakanın, diğer kabine arkadaşları da benzer üslupla konuşmaktaydı: Tarım Bakanı, çiftçilere hitaben: "Gözünüzü toprak doyursun." Maliye Bakanı: "Babalar gibi satarım.". AKP Urfa Milletvekili, sel mağduru vatandaşı "Fazla konuşma!" diye azarlamışlardı. Yani Milli Görüş gömleğini çıkaran AKP’lilerin insani ve ahlaki ayarları da yozlaşmış ve iyice şımarıp azıtmışlardı.
76. Zaman zaman "Savcılar ne güne duruyor?" diye yakınan AKP yönetimi, Şemdinli davası savcısını kolayca harcamış. (Adalet Bakanı tarafından HSYK 'ya sevk edilen savcı Sarıkaya, meslekten ihraç edilmiş. AKP sahip çıkmamıştı.)
77. Erdoğan'ın talimatıyla 2006 yılında yargıç ve savcılara %50'ye varan oranlarda zam yapılmıştı. (Asgari ücretliler "AKP çekindiği kurumlara mı zam yapıyor?" diye sormaya başlamıştı.)
• Bu nedenle AKP'ye gereken teşekkürü(!) yapan Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu'yu arayan Bülent Arınç zam müjdesini şöyle aktarmıştı: "Tasarı hazırlandı. Komisyonlardan hızlı şekilde geçirilip, en kısa sürede Genel Kurul'dan geçirilecek." (http://www.hurriyet.com.tr/gundem/4495113.asp?m=1&gid=69)
78. Başbakan Erdoğan, İHL ve meslek liseleri ve başörtüsü meselesi hakkında "Biz hükümet olarak bu bedeli ödemeye hazır değiliz" diyerek kağıttan kahraman olduklarını itiraf etmişti. Birlik Vakfı'nca İstanbul Grand Cevahir Oteli'nde düzenlenen 'Meseleler ve Çareler' konulu sempozyum. (http://arsiv.sabah.com.tr/2004/07/04/siy105.html)
79. Din Kültürü kitaplarına Hz. Musa'nın, Hz. İsa'nın ve Sevgili Peygamberimizin resimleri girmişti. (2004)
80. Din Kültürü kitaplarında Hak mezhep sayısı 4'ten 5'e çıkarılmıştı. (Bakınız: Orta Öğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders Kitabı 11. Sınıf, MEB Yayınları, İstanbul-2006, sayfa 65, İslam Düşüncesinde Ameli-Fıkhi Yorumlar)
81. Din Kültürü kitaplarına göre, mezheplere gerek kalmamıştı. (2005'ten beri okutulan 8. sınıf Din Kültürü Kitapları, Dinde Anlayış Farklılıkları/Mezhepler bölümü.) Bazı kitaplarda bu görüş yumuşakça (!) ifade edilse de ilköğretim öğrencisinin kafasını karıştırmaya yetiyordu.
82. Okullara gönderilen genelge ile Kuran-ı Kerim'de geçen bazı kelimelerin kullanılması yasaklanmıştı: cemaat, cihad, fetva, halife, hicret, imam, imamet, kâfir, medrese, mücahid, mümin, münafık, şehadet, şehit, şeriat, şirk, tağut, tebliğ, tekke, tevhid… Başbakanlık, İçişleri Bakanlığı'nı söz konusu genelgeyi göndermekle görevlendirmişti. (http://arsiv.sabah.com.tr/2005/01/13/gnd106.html)
83. Sekizinci sınıf Din Kültürü kitabının namaz tarifinde, bayanlar için "başı yarı açık" resim kullanılmıştı. Aynı kitabın 91. sayfasında cemaatler için : "Bunlar tarikatlar gibi insanların din ve vicdan özgürlüğünü, ulusal birlik ve beraberliğini ortadan kaldıran gruplardır" ifadesi kullanılmıştı.
84. Bazı köylerde ilköğretim 1. sınıf öğrencilerine dağıtılan okuma-yazma öğreniyorum kitaplarında 13 ve 15. sayfalarında “haç işareti bulunan, 3 çocuğun kilisede aldığı eğitimi ve kilise dualarını yansıtan fotoğraflar” kullanılmıştı. (MEB-TTKB'nin 12.07.2004 tarih / 115 sayılı onayını taşıyan AB destekli bu kitaplar, ücretsiz dağıtıldı.)
85. 2005'te onaylanan 5. sınıf Din Kültürü kitaplarında "Kelime-i Tevhid, Lailâhe illallah'tır" deniyor. ("Muhammeden Rasûlullah" ifadesine yer verilmiyordu.) (AB projelerini ve ders kitaplarındaki değişimi düşündüğümüzde "Muhammeden Rasûlullah" bölümünün yazılmaması, her şeyi anlatıyordu. "Muhammeden Rasûlullah" ifadesi; Hz. Muhammed'in Allah'ın resulü olduğunu söyleyen Müslümanları, Hz. İsa’yı rab ve oğul kabul eden Hıristiyanlardan ayırıyordu. Bunu kaldırmak hangi düşünceden ileri geliyordu?)
86. Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in başörtüsü sorununa bakışı bunların samimiyet ve cesaret fakirliğini yansıtıyordu: "Başörtüsünü sorun sayanların sayısı yüzde bir buçuktur. Halk hangi konuların öncelikle çözülmesini istiyorsa biz hükümet olarak bu sorunlara odaklandık. Bizim gündemimizde halkın sadece yüzde 1,5'inin gündeminde olan bir konu öncelikli olarak yoktur. Olması siyaseten de yanlıştır." 24.05.2006 – Milliyet (http://www.milliyet.com.tr/2006/05/24/resim/birincisayfa.jpg)
87. Erdoğan, başörtülüleri 3-5 ağaca benzetiyordu: "Yani burada bizim bireysel özgürlük anlayışlarımız eğer genel özgürlük anlayışının önüne çıkarsa herhalde yanlış yaparız diye düşünüyorum. Geneli kucaklamak durumundayız. Ormanı düşünelim, oradaki birkaç ağacı değil. Birkaç ağaç üzerinden hareket edersek yanlış yaparız. Nitekim Türkiye'de yapılan kamuoyu araştırmalarının bu konudaki neticeleri çok açık net ortadadır." (http://www.akpgercegi.com/category/basortusu/)
88. Urfa'dan Ankara'ya yürüyen başörtü mağdurları Meclis'e girerken 'terörist' muamelesi görüyordu. Üç kişilik heyet, polis tarafından ayrı bir odaya alınarak üzerlerindeki paradan çoraplarına kadar aranıyordu. (6.1.05–Vakit)
89. MEB'e bağlı Yurt-Kur'un başörtülü ve sakallı fotoğraf veren öğrencilere burs vermeyeceği açıklanıyordu. (09.10.2006 – Vakit)
90. AKP'li Kuşadası Belediyesi, hediyelik eşya dükkânı açmak isteyen bayana, başörtülü fotoğrafla başvurduğu için ruhsat vermiyordu. (http://www.stargundem.com/news/11299.html)
91. Meclis kitabında dedesinin sarıklı fotoğrafını gören AKP milletvekili: "Benim dedem sarık takmazdı; aydın bir insandı" diyordu. (01.05.2004 – Vatan) (Sarığı karanlık sembolü görenler, başörtüsü için ne düşünür?)
92. Bülent Arınç: "Başörtü meselesi bizim namus meselemizdir. Bu sorunu çözmek bizim namus borcumuzdur."demişti. (Kahramanmaraş mitingi – 2002) Ama aynı Arınç şimdi: "Başörtüsü sorunu çözülecektir; ama demokrasi çerçevesinde ve zamanı geldiğinde." (28.12.04– Vakit) diyerek halkı aldatıp oyalıyordu.
93. Başbakana başörtü mağdurlarından: “Sözünüzü tutun” diye mektuplar yağıyordu (23 Nisan 2004 – Vakit) (Bu mektuba hâlâ cevap verilmiyordu.)
94. Öğrenci affı getiriliyordu. Yani zamanında başını açmadığı için okullarını bitiremeyenlere bir fırsat (!) tanınıyor gibi yapılıyordu. Peki, nasıl mezun olacaklardı? Erdoğan, sorunu çözüyordu: "Peruk taksınlar girsinler."(www.haber7.com/haber.php?haber_id=237241)
95. Abdullah Gül, YÖK'ün kurucu başkanı olan ve üniversitelerde başörtüsü yasağını başlatan İhsan Doğramacı'ya 2007 Meclis Onur Ödülü verilmesini teklif ediyordu. (17.02.2007 – Zaman) Bülent Arınç da Doğramacı'ya telefon ederek ödülün kendisine verileceğini müjdeliyor ve derin saygılarını sunuyordu. Oysa Hıristiyan-Yahudi karışımı asıllı İhsan Doğramacı ve halifesi mason Mehmet Haberal başörtüsü düşmanlığının mimarları oluyordu.
• Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi Gül'ün teklif ettiği ödül, daha sonra Gül tarafından takdim ediliyordu. (http://www.sabah.com.tr/2007/05/31/haber,06DCCD2256774F55BD39882429EF5F05.html)
96. Şubat 2003'te "Benim bu davayı geri çekmem bütün kadınlara hakaret olur" diyen Hayrunnisa Gül, bir yıl sonra AİHM'deki başörtüsü şikâyetini geri çekiyor ve Hakka ve halkımıza hıyanet ediyordu. (3 Mart 2004 – Vakit)
97. Abdullah Gül, Ahmet Vakur Gökdenizler'i Denizcilik-Havacılık Genel Müdür Yardımcılığından büyükelçilik statüsüne yükselterek Montreal'e daimi temsilci olarak atıyordu. (30.10.2006 – Vakit) Adı pek çok skandala karışan bu kişiyi hatırlayalım: A.Vakur Gökdenizler, 1999'da Merve Kavakçı' nın ABD vatandaşı olduğunu Dallas Göçmen bürosundan öğrenerek yıldırım kriptoyla Ankara'ya bildiren kişi oluyordu.
98. Başbakan Erdoğan: "Başörtüsü konusunda hiçbir yerde, kimseye söz vermedim. Vaat etmediklerimizi, vaat edilmiş gibi gösteren, provoke edenler var." Diyerek; hem daha önceki davasından vazgeçiyor, hem de bir temel insan ve inanç hakkına sahiplenmekten korkuyordu. (www.gazetevatan.com/root.vatan?exec=haberdetay&tarih=05.04.2005&Newsid=50529&Categoryid=3)
99. Başörtüsü sorunuyla ilgili vaadi olmadığını açıklayan Başbakan, Fener Rum Patriği'ne söz veriyordu: "Bütün sorunlarınızı çözeceğiz." (11.12.2004 – Vakit)

100. Yüz maddeye sığmayan A'dan Z'ye diğer gerçekler:
A. AKP yabancılara toprak satışına izin veren yasa çıkarıyordu. (Dikkat: Ev, daire, bina değil; Türkiye arazi satıyordu!)
B. Erdoğan, çocuk katili APO’ ya "Sayın" diyor, yetmez muhatap alıp, yüksek bürokratlar aracılığı ile görüşüp pazarlık yapıyordu.
C. Dışişleri Bakanlığı, Ebu Garip cezaevinde işkence gören Türkler ve diğer mazlum kişiler için harekete geçmiyordu.
Ç. Siyonist Şimon Peres "AKP, Türk lokumu" diyerek memnuniyetini ifade ediyordu. Demek onlar AKP’yi böyle görüyordu… (http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2004/09/02/515570.asp)
D. Eski Devlet bakanı Kürşat TÜZMEN bir defile sonrası F. LOPES isimli kadınla kadeh tokuşturup şarap içiyordu (10.02.2077 – Posta)
E. ATO raporuna göre son 4 yılda, yıllık ortalama 546.000 dosya, zaman aşımından düşüyor, nice katil, anarşist ve hırsız rantiyeci ceza almaktan kurtuluyordu. (AKP'nin Adalet anlayışı böylece ortaya çıkıyordu.)
F. Yasaklar hala devam ediyordu: a-Başörtüsü yasağı, b-12 yaşından küçüklere Kuran öğretme yasağı…
G. AB hatırına Mardin-Midyat Bardakçı köyünün camisi kiliseye çevrilmeye kalkışılıyordu.
Ğ. Kuzey Irak yönetimi AKP'yi zor durumda bırakmamak için 22 Temmuz seçimine kadar sessiz durma kararı alıyor, daha sonra güneydoğuya federatif özgürlük verilmesini savunuyordu. (İlnur Çevik ve bölgede görev yapan gazeteciler bildirdi.)
H. AKP, 22 Temmuz seçim beyannamesine “Başörtüsü, YÖK ve terörle mücadeleyi” gündemine almıyordu.
I. 273 üyeli İsrail Dostluk Grubunun 173'ü AKP milletvekilinden oluşuyordu. Mavi Marmara baskını üzerine bunlar göstermelik istifa ediyordu. Yoksa İsrail’in ne olduğu daha önce bilinmiyor muydu?
İ. Bazı AKP milletvekilleri, yolsuzluklara tahammül edemediklerini söyleyerek partilerinden ayrılıyordu.
J. Kıbrıs için "Çözümsüzlük çözüm değildir" diyen Başbakan, "toplumsal mutabakat" diye bir şey uydurup başörtüsünü çözümsüz hale getiriyordu. (Başbakanın bizim icadımız dediği "Toplumsal mutabakat", Cumhurbaşkanlığı seçiminde kullanılamıyordu.)
K. Misyonerliğe yasal izin veriliyordu. (AKP'nin gerekçesi Misyonerlik faaliyetlerini denetim altında tutmakmış…)
L. Bazı müftülüklerde ilk defa orkestra eşliğinde "Kutlu Doğum" Konserleri(!) düzenleniyordu. (Vatandaş sordu: Peygamberimiz bu toplantılara katılır mıydı?)
M. Ezan sesinin kısılması için genelge yayınlanıyordu.
N. Uygun görülen yerlerde Cuma namazının son 6 rekâtı kıldırılmıyordu. Yer yer bu konuda kavgalar oluyordu.
O. Kuran öğrenimi yasağını TCK’ ya koyarak; dedelerin, ninelerin torunlarına Kuran okutması yasak hale getiriliyordu.
Ö. Bir yandan özelleştirme yapılırken bir yandan da belediye şirketleriyle yeni KİT'ler oluşturuluyordu!
P. Ülkemizdeki yabancı şirket sayısı 3'e katlanıyor, yerli ve milli sanayi çökertiliyordu.
R. Borçlu vatandaşlarımızın sayısı 10 kat arttırılıyordu.
S. Köylüler, çiftçiler, fındık üreticileri… protesto mitingi yapacak derecede mağdur ediliyordu.
Ş. Ülkemizin toplam borcu (iç-dış), dolar bazında 7 katına çıkarılıyordu.
T. Bankacılık sektörünün % 61'i yabancıların eline geçiyordu.
U. Resmi açılışlar ve devlet törenleri, AKP seçim mitinglerine dönüştürülüyordu. "Kuraklık destek" haberini bile, seçim meydanından Dışişleri Bakanı açıklıyordu.
Ü. Yeni Camilerin ve minarelerin mimarisi, kilise ve havra tarzına dönüştürülüyordu. (Trabzon ve Kocaeli/Gebze sanayi girişi gibi)
V. Erdoğan, parti mitinglerine başbakanlık uçağı ile gittiği için tepki çekiyordu.
Y. 8 senedir garibanların başörtüsü için toplumsal mutabakatı bekleyen iktidar mensupları, sıra kendi eşlerine (Cumhurbaşkanlığı seçimine) gelince bunun demokratik hak olduğunu hatırlıyor ve istismar ediyordu.
Z. Babası Dışişleri Bakanı olmayan kızlar, mezuniyet törenlerine başörtüsü ile katılam

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder