5 Haziran 2017 Pazartesi

Türkiye'nin en büyük sanayi devleri belli oldu

İSTANBUL Sanayi Odası, Türkiye'nin "500 Büyük Sanayi Kuruluşu" raporunu açıklıyor. 1968 yılından bu yana açıklanan listenin ilk sırasında, geçen yıl da olduğu gibi TÜPRAŞ yer aldı. Koç Grubu'na bağlı TÜPRAŞ, 32 milyar 594 milyon lira cirosu ile Türkiye'nin en büyük sanayi kuruluşu oldu.

İstanbul Sanayi Odasının hazırladığı Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2016 Araştırması'na göre, Türkiye Petrol Rafinerileri AŞ (TÜPRAŞ), üretimden satışlarda 32 milyar 594 milyon lirayla Türkiye'nin en büyük sanayi kuruluşu oldu.
 
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, düzenlediği basın toplantısında, İSO'nun "Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu" sonuçlarını açıkladı.
 
TÜPRAŞ, üretimden satışlarda 32 milyar 594 milyon lirayla listede ilk sırayı alırken, Ford 16 milyar 314 milyon lirayla ikinci, Tofaş ise 12 milyar 856 milyon lira ile üçüncü oldu.
 
Her 3 şirket de Koç Grubu bünyesinde faaliyet gösteriyor. 2015 yılında ilk 3'te sırasıyla TÜPRAŞ, Ford ve yine bir Koç Grubu şirketi olan Arçelik yer almıştı. Böylece ilk 3'te bir değişiklik gerçekleşse de Koç Grubu şirketleri hükümdarlığı devam etmiş oldu.
 

Toyota'dan sürpriz çıkış

 
İlk 10'da İçtaş Çelik onunculuktan dokuzunculuğa, Toyota 15'incilikten altıncı sıraya yükseldi.
 
Arçelik üçüncülükten beşinciliğe, EÜAŞ altıncılıktan yedinciliğe, İskenderun Demir ve Çelik de dokuzunculuktan onunculuğa geriledi.
 
Yıllardır listede birinci olan TÜPRAŞ'ın yanı sıra, ikinci olan Ford, dördüncü Oyak Renault ve sekizinci Hyundai Assan önceki yıldaki yerini korudu.
 

En fazla ihracat yapanlar

 
İSO 500 Büyük Sanayi Kuruluşu arasında en fazla ihracat yapan şirketlerin başında 3 milyar 958 milyon dolarla Ford yer aldı.
 
Onu 3 milyar 247 milyon dolarla Tofaş, 2 milyar 834 milyon dolarla Oyak-Renault izlerken, Toyota, 2 milyar 685 milyon dolarla en fazla ihracat yapan dördüncü kuruluş oldu.
 
TÜPRAŞ'ın 2 milyar 100 milyon dolarla beşinci olduğu sıralamada, Arçelik bir milyar 780 milyon dolarla altıncı, İstanbul Altın Rafinerisi bir milyar 285 milyon dolar yedinci, Bosch ise bir milyar 66 milyon dolarla dokuzuncu oldu.
 
En fazla ihracat gerçekleştiren sekizinci ve onuncu firma isminin açıklanmasını istemedi.
 
İSO 500 şirketleri geçen yıl toplam 76 milyar 134 milyon 703 bin dolarlık ihracat gerçekleştirdi.
 

Üretimden satışlar yüzde 8,8 arttı

 
Sanayi devlerinin üretimden satışları bir önceki yıla göre yüzde 8,8’lik artışla 490 milyar liraya, toplam faaliyet karı yüzde 18,6 artışla 52,4 milyar liraya ve toplam ihracatı da yüzde 3,1 artışla 55,1 milyar dolara yükseldi. Sanayi kuruluşları, elde ettikleri 52 milyar liralık esas faaliyet karının yarısından fazlasını ise finansman gideri olarak kaybetti.
 
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan:
 
“Türk sanayisi, finansman zorluğu, kur dalgalanmaları, sosyal, siyasal, terör ve jeopolitik olumsuzlukları barındıran bir yılda, ‘başarma’ azim ve kararlılığını korudu. Yüzde 3,9’luk büyüme performansıyla ekonominin en yakın yol arkadaşı, zor günlerin dostu olduğunu gösterdi.
 
Türkiye’nin ilk 10 ekonomi arasına girmesine en güçlü katkıyı yapacak yegane sektör olan sanayi, üretim ekonomisine dönüş için her türlü desteği almayı hak etti.”
 
İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) 1968 yılından bu yana aralıksız gerçekleştirdiği, sektör için en değerli verileri oluşturan ve devler ligini belirleyen “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu-2016” araştırmasının sonuçları açıklandı. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan tarafından basın toplantısında açıklanan Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu-2016 araştırmasına göre, sanayinin zirvesinde 32 milyar 594 milyon lira üretimden satışları ile Tüpraş yer aldı.
 
Listede ikinci sırada 16 milyar 314 milyon liralık üretimden satışları ile Ford bulunurken, üçüncü sırayı ise üretimden satışları 12 milyar 856 milyon lira olan Tofaş elde etti.
 
Reel ekonominin mevcut durumunu ve yaşadığı sorunları ortaya çıkarması bakımından önem taşıyan araştırmaya göre, 500 Büyük Sanayi Kuruluşu’nun üretimden satışları bir önceki yıla göre yüzde 8,8’lik artışla 450.505 milyar liradan 490.043 milyar liraya çıktı.
 
Kuruluşların toplam faaliyet karı bir önceki seneye göre yüzde 18,6 artışla 52,4 milyar TL’ye, faaliyet karlılık oranını da yüzde 8,7’den yüzde 9,4’e yükseldi. Toplam ihracatı üç yıldır üst üste gerileyen 500 Büyük Kuruluşun 2016 yılında ihracatı yeniden ivme kazanarak yüzde 3,1 artışla 55,1 milyar dolar oldu.
 
İlk 10 içinde beş otomotiv şirketinin yer aldığı araştırmada, listeye 48 yeni sanayi kuruluşu girdi. Bunlardan 27 tanesi geçen yıl İSO İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu sıralamasında yer alan şirketlerden, 21 kuruluş ise İSO 1000 dışından olan şirketlerden oluştu. Listenin ilk 50 şirketi, toplam 490 milyar liralık üretimden satışların 241 milyar lirasını gerçekleştirerek 2015 yılında yüzde 48,8 olan payını yüzde 49,2’ye çıkardı.
 

Sanayi, ekonominin en yakın yol arkadaşı

 
Araştırma sonuçlarını açıklayan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, “Türkiye’de yaşanan beklenmedik olumsuz olaylar eğer dünyanın en gelişmiş ülke ekonomilerinde yaşanmış olsaydı, bu ülke ekonomilerinde bizim ekonomimizin yaşadığı tahribattan daha büyüğü yaşanırdı. Oysa Türkiye ekonomisi, Türkiye özel sektörü ve sanayimiz, bütün bu zorluklara rağmen ekonomik aktivitesini, dinamizmini kesmedi” dedi. Sanayi sektörünün ekonominin geneli üzerinde bir performans göstererek ekonomik büyümeye en nitelikli katkıyı sunduğunu ve yüzde 3,9’luk performansıyla büyümeyi sürüklediğini vurgulayan Bahçıvan, şunları söyledi:
 
“Sanayimiz böyle bir dönemde göstermiş olduğu performansla, her zaman olduğu gibi ekonominin en yakın yol arkadaşı, zor günlerin dostu olduğunu gösteriyor. Bu bağlamda Türkiye’yi orta gelir tuzağına girmekten kurtaracak, nitelikli ve sürdürülebilir büyümeyi yaratacak, ekonomimizi dış rekabette bir üst lige çıkaracak ve nihayetinde Türkiye’nin dünyadaki en büyük 10 ekonomi arasına girmesine en güçlü katkıyı yapacak yegane sektör, sanayi sektörüdür. Türk sanayisi, finansman zorluğu, kur dalgalanmaları, sosyal, siyasal, terör ve jeopolitik tüm olumsuzlukları barındıran bir yıl içinde, ‘başarma’ azim ve kararlılığını korudu. Sanayici hem kar etme noktasında hem ihracatını artırmakta, hem üretimini sürdürmekte ve hem de yeni istihdam yaratmakta, ülkesine karşı temel sorumluluklarını kapsayan sınavların hepsinden başarıyla geçti. Bu çaba ve başarı da, sanayi sektörünün üretim ekonomisine dönüş ve ekonomide üretim kültürünün yeniden hakim kılınması için her türlü desteği almayı hak ettiğini ortaya koydu.”
 

Faaliyet karının yarıdan fazlası finansman giderine gitti

 
İSO Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu araştırmasının sonuçları şu şekilde gerçekleşti:
 
Ana faaliyetlerinde başarılı olan sanayide, finansman yönetimi son yıllardaki en temel problem olmaya devam etti. Sanayi kuruluşları, elde ettikleri 52 milyar liralık esas faaliyet karının yarısından fazlasını finansman gideri olarak kaybetti. Finansman giderleri 2016 yılında yüzde 3,6 oranında artarak 29 milyar TL’ye yükseldi. Finansman giderlerinin net satışlara oranı ise 0,3 puan düşerek yüzde 5,2 oldu. Yine sanayi devlerinin FAVÖK mutlak büyüklüğü 76,1 milyar TL olarak hesaplandı. 2015 yılında bu büyüklük 62 milyar TL olmuştu. Yani FAVÖK büyüklüğü yüzde 22,8 arttı. Dönem kar ve zarar toplamı da 2016 yılında yüzde 33,2 artarak 28,3 milyar liradan 37,7 milyar liraya yükseldi. İSO Başkanı Bahçıvan, “Finansman noktası rahatlatıldığı zaman, bu kadar zorluklarla mücadele edebilen bir sektörün, daha başka neler yapabileceğinin de ipuçlarını bu raporda görmekteyiz” dedi.
 

Sanayici TL’deki değer kaybının etkisini sınırladı

 
TL’nin değer kaybının finansman giderlerinde beklentilerin altında etki yaptığını belirten Bahçıvan, “Çünkü finansman giderlerinin faaliyet karı içindeki payı 2016’da yüzde 63,4’ten yüzde 55,4’e indi. Her ne kadar geçen yıla göre bu parametrede bir düşüş gerçeklemiş olsa da finansman giderlerinin faaliyet karına oranında son 4 yıl ortalamasının yüzde 56 olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Dünyada bu oran ortalama yüzde 16. Sanayi firmaları, döviz kuru dalgalanmalarının ve Türk Lirasındaki değer kaybının finansman giderlerine olumsuz etkisini sınırlamayı başardı” dedi.
 

Ar-Ge konusunda sanayicilere eleştiri

 
Ar-Ge harcamaları bir önceki yıla göre yüzde 16,3’lük azalma ile 2,8 milyar liraya indi. Ar-Ge harcamalarının üretimden satışlara oranı 2016 yılında yüzde 0,57’ye gerilerken, Ar-Ge yapan şirket sayısı da 239’a düştü. Ar-Ge konusunda sanayiciler olarak eleştirel bir pay çıkarmak gerektiğini belirten Bahçıvan, “Veriler, Ar-Ge yatırımları konusunda verilen destek ve teşviklere sanayicilerden yeteri kadar yanıt alınamadığını göstermektedir. Sanayiciye Ar-Ge yatırımları ile ilgili olarak daha fazla sorumluluk düşmektedir” dedi.
 

GSYİH’deki imalat sanayi payı 2015 ile aynı seviyede

 
Araştırmaya göre sanayi sektörünün uzun yıllara dayanan yapısal sorununun devam ettiğini belirten Bahçıvan “Bu da GSYİH’deki imalat sanayi payının gerilemesi. Türkiye ekonomisinin yeniden ve katma değeri daha yüksek bir üretim ekonomisine dönmesi gerekmektedir. 2015 yılında olduğu gibi geçen yıl da bu alandaki karnemizi iyileştiremedik. İmalat sanayinin GSYH içindeki payı geçen yıl yüzde 16,7 olarak aynı seviyede kalmaya devam etti. Bu trendin tersine çevrilebilmesi kaçınılmazdır ve sanayi sektöründe koşulların iyileştirilmesi ihtiyacı sürmektedir” dedi.
 

Kaynaklar içinde borçların payı yüzde 62’ye yükseldi

 
Borç/öz kaynak ilişkisinde, son 10 yıldır sürekli olarak öz kaynaklar aleyhine bozulan bir denge görüldü. Kaynak yapısı içerisinde borçların payı 2007 yılında yüzde 45,2 iken, bu oran 2016 yılında yüzde 61,9’a yükseldi. Aynı dönemde öz kaynakların payı da yüzde 54,8’den yüzde 38,1’e geriledi. Sonuçlar, son 10 yılın en olumsuz borç/öz kaynak ilişkisini gösterdi. Bahçıvan, “Borçluluk oranları, 65/35 bandında olan dünya ortalamasına yakın olmakla birlikte bu göstergenin verdiği bir önemli mesaj şu sanayi kuruluşlarının büyük zahmetlerle ve adeta damla damla topladıkları karlarının önemli bir bölümünün finansman giderlerine gitmesinden dolayı iç kaynaklarını büyümede kullanamamaktadırlar. Yetersiz ve eriyen öz kaynaklar nedeniyle büyümek için yeni yatırımların daha çok borçlanmaya dayalı olarak yapılması, 500 Büyük Sanayi Kuruluşu’nun görece olarak daha sağlıksız bir finansman çarkının içinde olduklarını gösteriyor” dedi.
 
Yine İSO 500 Büyük Kuruluşun borç yükü her geçen yıl biraz daha artarken, 2016 yılında bu oran yüzde 18,8’lik artışla 207 milyar liraya yükseldi.
 

Devreden KDV yükü nedeniyle devlete 6 milyar TL borç verdik

 
Sanayicilerin en önemli sorunlardan birinin yatırımlar ve işletme sermayesi açısından yeni kaynaklara ulaşamaması olduğunu belirten Bahçıvan “Kaynakların bu kadar kıt ve pahalı olduğu bir ortamda, sanayilerin üzerindeki devreden KDV yükü her geçen yıl artıyor. İSO 500’ün devreden KDV’sinin 2016 yılında çok daha fazla yükselerek yüzde 23,6 ile 6 milyar liraya çıktı. Sanayi finansmanda zorlanırken, devlete 6 milyar lira borç verdi. KDV, bugün artık uygulanış esası olarak sanayinin-sanayicinin kıt kaynaklarından kamuya adeta bir işletme sermayesi transfer yükü getirmektedir. Maliye Bakanlığımızın Mevcut KDV sisteminin değiştirilmesi çalışmalarını heyecanla izlerken, bu konuda da bir çözüm üretileceği ümidini taşıyoruz” dedi.
 

İstihdam yüzde 2,2 arttı

 
Türkiye’nin 500 Büyük kuruluşlarının istihdamları yüzde 2,2 ile yaklaşık 15 bin civarında arttı. Ödenen maaş ve ücretlerde de yüzde 15,7 oranında artış gerçekleşti. Son yıllarda duran varlıklar lehine olan iyileşme, 2016 yılında 1 puan kadar geriledi. İSO 500’de 2016 yılında vergi öncesi kar eden kuruluş sayısı 400’den 392’ye inerken, zarar eden kuruluş sayısı ise 108 oldu. Faiz, amortisman ve vergi öncesi kar (EBITDA) eden firma sayıları 2016 yılında 484’e yükseldi ve ölçülmeye başlandığı son dört yıl içindeki en yüksek sayıya ulaştı. Zarar eden firma sayısı ise 16’ya geriledi. 500 Büyük içinde yer alan yabancı sermaye paylı kuruluşların sayısı da 123’e indi.
 

Yüksek teknoloji yoğun sektörlere ihtiyaç sürüyor

 
Teknoloji yoğunluklarına göre yaratılan katma değer itibarıyla en yüksek payı yüzde 39,3 ile orta-düşük teknoloji yoğunluklu sanayiler aldı. Düşük teknoloji yoğunluklu sanayilerin payı ise 2016 yılında 1,5 puan azalarak yüzde 37,4 oldu. Orta-yüksek teknoloji yoğunluklu sanayiler grubunun payı ise yüzde 19,5’e yükseldi. Yüksek teknoloji yoğunluklu sanayiler grubunun payı da çok küçük bir artışla 2016 yılında yüzde 3,7 oldu. 2016 yılında orta-yüksek ve yüksek teknoloji yoğunluklu sanayilerin toplam payı son yılların ortalaması olan yüzde 21,7’nin üzerinde yüzde 23,2’ye çıktı. Verilere göre 474 imalat sanayi firmasından 192’si düşük teknoloji yoğunluklu sanayilerde faaliyet gösterirken, orta-düşük teknoloji yoğunluklu sanayilerde 149 firma, orta-yüksek teknoloji yoğunluklu sanayilerdeki 121 firma, yüksek teknoloji yoğunluklu sanayilerde 12 yer aldı.
 
İSO Türkiye’nin 500 Büyük Kuruluşu -2016 (İlk 10-Üretimden Satışlara göre)
 
1-Tüpraş
2-Ford
3-Tofaş
4-Oyak-Renault
5-Arçelik
6-Toyota
7-EÜAŞ- Elektrik Üretim A.Ş. Genel Müdürlüğü
8-Hyundai Assan
9-İçdaş Çelik
10-İskenderun Demir ve Çelik

Geçen yıl açıklanan listede ilk 10 böyle sıralanmıştı:
 
TÜPRAŞ-Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş.: 35.437.857.256
Ford Otomotiv Sanayi A.Ş.: 14.732.855.608
Arçelik A.Ş.: 9.998.905.712
Oyak-Renault Otomobil Fabrikaları A.Ş.: 9.893.409.307
TOFAŞ Türk Otomobil Fabrikası A.Ş.: 8.434.241.768
EÜAŞ Elektrik Üretim A.Ş. Genel Müdürlüğü: 6.794.953.087
Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları T.A.Ş.: 6.475.141.395
Hyundai Assan Otomotiv San. ve Tic. A.Ş.: 6.236.714.393
İskenderun Demir ve Çelik A.Ş.: 5.890.461.750
İçdaş Çelik Enerji Tersane ve Ulaşım Sanayi A.Ş.: 5.773.475.786

Her bin ton telefondan 1 kilo altın çıkıyor

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, Bakanlığın çevre ve insan sağlığının korunması amacıyla buzdolaplarından cep telefonlarına, küçük ev aletlerinden oyuncak ve tıbbi cihazlara kadar geniş bir yelpazede elektrikli ve elektronik eşyaların geri dönüşümüne yönelik çalışmaları sürüyor.

Bu kapsamda teknolojik yaşamın bir parçası haline gelen ve sürekli yeni modelleri piyasaya sürülen cep telefonları da geri dönüşümü yapılan atıklar arasında yer alıyor. Bileşiminde altın, gümüş gibi değerli metaller bulunan, kullanım ömürlerini tamamlamış cep telefonları toplanarak, ekonomiye “altın” kazanç oluşturuluyor. Her bin ton atık cep telefonundan, bir kilogram altın geri kazanımı yapılıyor.
 

145 BİN TON ATIK EKONOMİYE KAZANDIRILDI

Bakanlıkça, cep telefonunun yanı sıra tüm elektrikli ve elektronik eşyanın geri kazanımı önemle takip ediliyor. Bu çerçevede 63 işleme tesisine lisans veren Bakanlık tarafından, 2012’den bugüne 145 bin ton elektrikli ve elektronik atık da yasal mevzuat kapsamında ekonomiye geri kazandırıldı.

4 Haziran 2017 Pazar

Bilim kurgu değil; Bu İnsansı Bir Robot WALK-MAN .

Ekim 2013 yılında projesi başlattılan, Genova’da bulunan İtalyan Enstitüsü’nün geliştirmekte olduğu ve Avrupa ülkeleri tarafından finanse edilen bu insansı robot projesi WALK-MAN adlı bu robot bir gün sizin de hayatınızı kurtarabilir ve hata ülke kahramanı bile ilan edebilirsiniz. Gelecekte afet müdahale operasyonları için kullanılması öngörülen bu insansı robot WALK-MAN dört yıllık bir araştırma programı ile geliştirildi. Robotun insansı hareket ve denge manipülasyon yeteneklerindeki hedeflere ulaşması için bazı tasarımsal ilkeleri içinde onay aldı. Bunlardan bazıları; mekanik tasarımı ile öne çıkan bu robot, bir insan biçiminde olması açıdan belli eklemlere ve hareket kapasitesine sahip. Bu durum da robotu insan bedenine benzer özelliğine yakınlaştırmasının nedeni ellerindeki beş parmak ile avuç içine sahip olmasıdır. Buradaki amaç güçlü hareketlerin gerçekleştirilmesine imkan tanımaktır. Avrupa Birliği araştırma projesi tarafından geliştirilen Walk-Man,  3 boyutlu lazer yazıcıyla kontrol edilen bir stereo görüntüleme sisteminede sahip. Mühendisler şimdi insan tarafından kontrol edilecek bir uzaktan kumanda üzerine çalışıyorlar. Böylece zorlu problemlerin üstesinden daha rahat gelinebilecek ve çözüm üretilecek. Robot’un gücü ise tıpkı bir otomobil gibi çalışıyor. Robotun her bir eklemi yani dizden kalçaya kadar olan mesela 50 cc’lik bir scooter motoruna eş değer. WALK-MAN 2017 yılının sonunda final testlerinden geçene kadar İtalyan Sivil Koruma yetkililerinin gözetimi altında tutulacak. WALK-MAN’in ilk kullanım alanı yangınlar olacak. Sadece Dünya ‘daki görevlerde yer almayacak ve ayrıca 2025 yılında Mars‘a yerleşecek insanlar kolonilerine de yardım etmek üzere tasarlanıyor. https://en.wikipedia.org/wiki/DARPA_Robotics_Challenge

...Copyright (C) Gerçek Bilim kaynağını göstermeden paylaşmak ve yayınlamak yasaktır, http://www.gercekbilim.com/bilim-kurgu-degil-insansi-bir-robot-walk-man__trashed/ .

Kendi Kendine Dengede Duran Motorsiklet Gyrocyle


Motosiklet fikrinden hoşlanan, ancak tüm “dengenizi korumak” konusunda şüpheci misiniz? Öyleyse, Thrustcycle Enterprises’ın GyroCycle adlı motoru  sizin için biçilmiş kaftan olabilir. Kendini dengeleyen elektrikli motosiklet prototipi zaten var ve bu elektrikli motosiklet, piyasaya gelecek yıl belki piyasaya çıkabilir. Diğer kendi kendine dengelenen motosikletler gibi, GyroCycle de dönerken jiroskopik etki yaratan iç volan vasıtasıyla dik durur. Bu, yalnızca sıralara yasladıktan sonra kendini otomatik olarak geri çekeceği anlamına gelmez, aynı zamanda harekete geçirildiğinde hareket etmediğinde öyle dengede durur anlamına geliyor. Bu düşünceyle, Thrustcycle daha önce iki kapalı gövde prototip bisikleti yarattı; bu da durduğunda sürücünün ayaklarını yere koymasını gerektirmiyor (Lit Motors C1’den ile aynı). Şirket hala bu tasarımı takip etmekle ilgileniyor ancak GyroCycle’ı pazara ilk giren hızlı bir yol olarak görüyor. Çevrimde kullanılan dengeleme teknolojisinin daha büyük ve kapalı bir araca tamamen aktarılabilir olduğu da bildirildi.

...Copyright (C) Gerçek Bilim kaynağını göstermeden paylaşmak ve yayınlamak yasaktır, http://www.gercekbilim.com/kendi-kendine-dengede-duran-motorsiklet-gyrocyle/ .

2017'de dünyayı değiştirecek 10 teknoloji trendi

1 - NESNELERİN İNTERNETİ
Son birkaç yıldır teknoloji trendleri arasında yerini koruyan nesnelerin interneti; İngilizce yaygın bilinen adıyla Internet of Things (IoT), yaşantımızda çok önemli değişimler müjdeliyor. Kullandığımız tüm cihaz ve eşyaların birbirlerine ve internete bağlanmasını mümkün kılacak olan IoT sayesinde yerden ve zamandan bağımsız biçimde nesneleri yönetmek mümkün olacak. Sadece kişisel eşyalar değil; otomobiller, su sayaçları, sulama fıskiyeleri ve sokak lambaları için de geçerli olacak. Pek çok teknolojiyi kullanacak olan Nesnelerin İnterneti için ses ve görüntü tanıma, sensör ve yakın saha iletişimi gibi alanlardaki imkanlardan faydalanılacak. 2017’de internete bağlı akıllı eşyaların hayatımızdaki yerinin artması, dijital pazarlama için de önemli fırsatlar yaratacak. 
2- DRONE’LAR VE YARDIMCI ROBOTLAR
Hayatımıza yaklaşık 10 yıl önce oyuncak olarak giren ve sonrasında hobi haricinde ticari kullanımı fark edilen drone, 2017’nin yıldızı olacak. Amazon’un teslimatları drone’larıyla yapacağını duyurması, pek çok şirketi bu konuda yüreklendirdi. Yapılan testler de olumlu sonuçlar verdi. Kargo şirketleri de drone’la teslimat için kolları sıvadı. Profesyonel olarak film çekimlerinde ve askeri amaçlı da kullanımı artan drone için pek çok ülke hukuki düzenlemeye gidiyor. Drone’ların yerde giden tekerlekli versiyonları da geliştirildi. Kısa mesafede teslimat için kullanımı düşünülen robotlar, kişisel yardımcı olarak da kullanılabilecek. Evlerde sesli iletişimle çalışan, ev eşyalarını kontrol etmeye ve bilgi almaya yarayan asistan robotlar markalar için yeni pazarlama fırsatları yaratarak 2017’nin en çok konuşulacak teknoloji trendleri arasında yer alacak

3- SÜRÜCÜSÜZ OTOMOBİLLER

Hem daha konforlu, hem de insan hatasından kaçınarak daha güvenli yolculuk için sürücüsüz sistemler üzerine çalışılıyor. Geçtiğimiz yıl pek çok ülkede testler gerçekleştirildi. Üstelik sadece binek otomobil için değil; minibüs, otobüs, kamyonet, hatta tır için de sürücüsüz konseptler üzerinde çalışıldı. Sürücüsüz taksi için ABD’de bu yıl uygulamaya geçilmesi planlanıyor. Sürücüsüz kamyon ve tırları da bu yıl yollarda görmeye başlayacağız. Ülkemizde bu konuda henüz somut çalışmalar yok fakat gelişmiş ülkelerde yaygınlaşmasıyla birlikte bizde de örnekleri ortaya çıkacaktır.

4- ESNEK EKRANLAR

Yine son birkaç yıldır üzerine çokça konuşulan teknolojik konulardan biri de bükülebilir ekranlar. Sony, LG ve Samsung’un bu konuda somut pek çok çalışması bulunuyor. 2017’de esnek ekranlı ürünler piyasada boy gösterecek. Çoğu elektronik cihazında kullanımı mümkün görünen esnek ekranlar özellikle cep telefonları, tabletler, e-kitap okuyucuları ve diğer benzer tüketici elektroniği ürünlerinde uygulanabilecek. Bükülebilen arabirimler sayesinde telefon veya tableti kıvırarak çantaya veya cebe koymak mümkün olacak. Esnek ekranlar, yeni satış ve pazarlama modellerini yaratmak adına markalar için önemli fırsatlar yaratacaktır. 



5- FİNANSAL TEKNOLOJİLER

Donanım ve yazılımla ilgili gelişmeleri ürün ve hizmetlerine en hızlı uyarlayan sektörlerden biri bankacılık. Finans teknolojileri ülkemizde ve dünyada giderek önem kazanıyor. Fintech olarak adlandırılan bu alandaki gelişmeler, 2017’de kurumlar ve bireylerin iş yapış şekliyle yaşamını daha derinden etkileyecek. Bankacılık işlemlerinin web sitesi ve mobil uygulama üzerinden daha kapsamlı biçimde yapılması örneğin Türkiye’de son dönemde öne çıkmış durumda. Geçtiğimiz yıl kredi başvurularının %50’sinden fazlası internet üzerinden yapıldı. Başta bankacılık işlemleri olmak üzere, bireysel ve kurumsal müşterilerin finansal işlemlerin çoğunu, banka şubesine gitmeden, doğrudan internet üzerinden yapacağı bir yıla girdik.

6- SES ve GÖRÜNTÜ TANIMA TEKNOLOJİSİ

Telefonla aradığınız çağrı merkezinde sizi karşılayan ve isteğinizi anlamaya çalışan teknoloji, geçen yıllar içinde çok gelişti. Apple’ın beş yıl önce kullanıma sunduğu Siri, kullanıcının komutlarını sesli olarak anlayıp yine sesli biçimde cevaplama üzerine kurulu. Geçen zaman içinde önemli gelişmeler kaydetti. Doğal dil araması adı verilen yöntem (herhangi bir şeyin -sadece tetikleyici komutlar değil- söylenmesinin ardından telefonunuzun veya arabanızın esas niyetinizi anlaması ve buna cevap vermesi) geliştikçe yeni uygulamalar daha da ilerleyecektir.

2017’de ses tanıma ve devamında görüntü tanıma teknolojileri, markaların iletişimleri için de yeni fırsatlar anlamına geliyor. Dijital pazarlama alanında yeni yöntemler geliştirmek adına bu teknolojiler büyük önem taşıyor.

Benzer gelişmeler görüntü tanıma için de geçerli. Görüntü analizinde önemli aşama kaydedildi ve 2017, bu teknolojinin altın çağı olacak. Cinsiyetinizi, yaşınızı, giyim tarzınızı anlayacak olan reklam panoları size göre reklamlar gösterecek. Güvenlik alanında da görüntü tanımanın önemli uygulamaları yakın dönemde mümkün olacak.



7- ARTIRILMIŞ GERÇEKLİK VE SANAL GERÇEKLİK

Geçtiğimiz yılın en çok konuluşan teknolojik konularından biri şüphesiz Artırılmış Gerçeklik (Augmented Reality) ile Sanal Gerçeklik (Virtual Reality) oldu. Eğitim ve eğlence alanlarında hızlıca yaygınlaşan bu iki teknolojinin ticari ve sosyal alanda katkıları da olacak. 2017’de, Artırılmış Gerçeklik ve Sanal Gerçeklik alanlarında şirketlerin önemli yatırımlarına ve şaşırtıcı uygulamalara tanık olacak. Markaların bu iki teknolojiye şimdiden yoğun ilgi gösterdiğini söyleyebiliriz. Dijital pazarlama konusunda son derece çarpıcı uygulamaları 2017’de sıklıkla göreceğiz.

8- YAPAY ZEKA

Bu listede yer alan teknolojik trendlerin tamamı birbiriyle ilişkili. Fakat yapay zeka, bunlar arasında diğerlerini en çok etlileyen teknoloji olarak öne çıkıyor. Uzun yıllardır bu konuda çalışmalar yapılıyor, yatırımlar yapılıyor fakat gelinen süreçte fark yaratan uygulamalar görmeye başladık. Öğrenen, kendisini geliştiren, insan beyni gibi çalışan yapay zeka için geçtiğimiz yıl kayda değer gelişmeler kaydedildi. Apple, Google, Facebook, Microsoft ve IBM gibi teknoloji devleri, yapay zeka stratejisini belirleyip bu alanda bir etik çerçeve çizmek üzere bir araya geldi. Ürün geliştirmenin yanı sıra, yapay zekanın pazarlama dünyasına da önemli katkılar sunması bekleniyor. Öyle görünüyor ki 2017, yapay zekanın yılı olacak. Bazı mesleklerin sonunu getirecek olan yapay zeka ve onun çalıştırdığı makineler, “Ekonomi 4.0”ın en önemli taşıyıcısı olacak.



9- GEOFENCING TEKNOLOJİSİ

Dünyada ve Türkiye’de akıllı telefon kullanım oranı, bilgisayarı geçmiş durumda. Gelişen donanımları ve yeni seçenekler sunan uygulamalarıyla cep telefonlarında örneklerini daha fazla görmeye başladığımız lokasyon odaklı teknolojiler de günümüzde daha değerli hale geldi. Belirlenmiş bir coğrafi sınırı tanımlamak için GPS ve RFID (radyo frekansı tanımlama) kullanılması anlamına gelen Geofencing, özellikle pazarlamacılar oldukça önemli fırsatlar getiriyor. Belirli bir coğrafi alan içindeki mobil kullanıcılara dönük pazarlama faaliyetleri, hem reklamverenler hem de kullanıcılar için daha değerli hale geliyor. Geofencing sayesinde hem e-ticaret yapanlar hem de perakendeciler, müşterileri belli bir lokasyondayken mesaj veya e-posta ile onlara ulaşabiliyor. Geofencing, pazarlamanın yanı sıra acil durumlarda ve sosyal uygulamalarda da önemli hale geliyor.

10- GİYİLEBİLİR TEKNOLOJİLER

Akıllı saat ve akıllı bileklik ürünleriyle hayatımızda yer edinmeye başlayan giyilebilir teknoloji, henüz emekleme aşamasında. Google’ın akıllı gözlüğü Google Glass için birkaç yıl süren çalışmaları ne yazık ki beklenen yükseliği sağlayamadı. Giyilebilir teknoloji cihazlarının temel görevlerinden biri, sensörler aracılığıyla topladığı verileri doğrudan telefona ve internet üzerinden buluta aktarıp sağlık, eğlence, iş ve benzeri gündelik alanlarda hayatı kolaylaştırmak. Bu bilgiler adım sayar, kilo ölçer, sosyal medya takibi, mesaj alıp gönderme, uzaktan konuşma, ajanda kontrolü, müzik yayını, fotoğraf çekimi gibi pek çok seçeneği kapsıyor. Giyilebilir teknoloji ürünleri saat ve bilekliğin yanı sıra kolye, bilezik, yüzük gibi aksesuarları da kapsıyor ve yakın dönemde akıllı lenslerin gelmesi de yüksek bir ihtimal. Giyilebilir teknolojiler alternatif tanıtım, pazarlama ve satış yöntemlerini de beraberinde getirecek.

2 Haziran 2017 Cuma

Faizden 4 ayda 75 milyar TL!

Bankaların bu yılın ocak-nisan dönemindeki faiz geliri 2016’nın aynı dönemine göre yüzde 20.3 artarak 74 milyar 417 milyon lira oldu. Bankaların ilk 4 aylık net kârı da 2016’nın aynı dönemine göre yüzde 59.2 artarak 17 milyar 459 milyon lira oldu.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, bu yılın ilk 4 ayında bankaların elde ettiği toplam faiz geliri, 2016’nın aynı dönemine kıyasla yüzde 20.3 arttı.
 
Geçen yılın Ocak-Nisan döneminde 61 milyar 873 milyon lira olan bankaların faiz geliri, 2017’nin aynı döneminde 74 milyar 417 milyon liraya yükseldi.
 
Bankaların yılın ilk 4 ayında kredilerden aldığı faiz geliri ise 59 milyar 732 milyon lira oldu. Söz konusu gelirin 14.6 milyar lirası tüketici kredilerinden, 2.9 milyar lirası kredi kartlarından, 7.9 milyar lirası taksitli ticari kredilerden ve 24.3 milyar lirası diğer kredilerden alınan faizlerden oluştu.
 
Bankaların toplam faiz gideri ise bu yılın Ocak-Nisan döneminde 2016’nın aynı dönemine göre yüzde 11.7 artarak 37.9 milyar liraya çıktı.
 

HİZMETLERDEN 8.8 MİLYAR LİRA

BDDK verilerine göre, bankaların faiz dışı gelirleri bu yılın Ocak-Nisan döneminde 2016’nın aynı dönemine kıyasla yüzde 17.9 artarak 17 milyar 973 milyon liraya ulaştı.
 
Faiz dışı gelirler içinde yer alan kredilerden alınan ücret ve komisyonların payı yüzde 14.8 oldu. Ücret ve komisyonlardan elde edilen gelir de geçen yılın Ocak-Nisan dönemine göre yüzde 20.7 artarak 2.7 milyar liraya yükseldi.
 
Bankaların verdiği hizmetler üzerinden elde ettiği gelir 2017’nin ilk 4 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19.5 artarak 8.8 milyar liraya ulaştı. Bankacılık hizmetlerinden elde edilen gelirin toplam faiz dışı gelirler içindeki payı yüzde 48.7 olarak kayıtlara geçti. Bankaların ilk 4 aylık net kârı da 2016’nın aynı dönemine göre yüzde 59.2 artarak 17 milyar 459 milyon lira oldu.

1 Haziran 2017 Perşembe

Güneş enerjisiyle çalışan otomobil yaptılar

Kastamonu Üniversitesi Abana Sabahat-Mesut Yılmaz Meslek Yüksekokulunda güneş enerjisiyle saatte 60 kilometre hıza ulaşan ve bataryası dolduğunda 200 kilometre yol katedebilen araç geliştirildi.

Kastamonu Üniversitesi Abana Sabahat-Mesut Yılmaz Meslek Yüksekokulunda güneşten aldığı enerjiyle saatte 60 kilometre hıza ulaşan ve bataryası dolduğunda 200 kilometre yol katedebilen araç yapıldı.
 
Yüksekokul Müdürü Doç. Dr. Erol Turan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Otomotiv Teknolojisi Bölümü öğrencilerince tasarlanan projenin üniversite adına önemli bir çalışma olduğunu söyledi.
 
Öğrencilerin üniversitenin sunduğu imkanları etkin şekilde kullandığını vurgulayan Turan, "Gururla söyleyebilirim ki yüksekokul öğrencilerimiz yaptıkları projeyle alanlarında önemli bir başarıya imza attı. Hedefleri için zamanlarını ve üniversitemizin onlara sunduğu imkanları çok iyi planladılar. Ortaya koydukları ürünler ve dayanışma içinde yürüttükleri çalışmalarıyla emeklerinin boşa gitmediğini hepimize ispatladılar." dedi.

Batarya 2 liralık elektrik kullanılarak da şarj edilebiliyor

Otomotiv Teknolojisi Bölümü Öğretim Görevlisi Ahmet Ümit Tepe de Ar-Ge çalışmaları kapsamında öğrencilerin desteğiyle geliştirdikleri güneş enerjili aracı 20 bin lira maliyetle 5 ayda tamamladıklarını belirtti.
 
"Güneş" adını verdikleri aracın saatte 60 kilometre hıza ulaşabildiğine işaret eden Tepe, tamamı yüksekokul bünyesinde yapılan aracın üzerinde her biri 100 vatlık 8 güneş paneli bulunduğunu dile getirdi.
 
Bu panellerin 392 lityum iyon pilden oluşan bataryayı şarj ederek aracın hareketini sağladığına dikkati çeken Tepe, batarya tam dolu olduğunda aracın 200 kilometre gidebildiğini ifade etti.
 
Aracın yalnızca güneşten sağladığı enerjiyle 4 beygir gücündeki elektrik motoru sayesinde yol alabileceğini dile getiren Tepe, şöyle devam etti:
 
"Enerji bittikten sonra havanın güneşli olması durumunda aracın bataryası 7 saatte şarj oluyor. Hava kapalı ise aracın pillerini şarj etmek için yalnızca 2 liralık şebeke elektriği tüketimi yeterli. Geliştirdiğimiz proje sayesinde öğrencilerimiz hayallerini gerçekleştirmenin gururunu yaşıyor. Öğrencilerimiz bu çalışmayla derslerinde öğrendikleri teorik bilgileri uygulamaya döktü. En önemlisi de fark yaratan bir projeye imza atarak eğitim hayatlarına son derece önemli katkı sağladılar. Projeyi hayata geçirmemizde katkılarından dolayı Rektör Sayın Prof. Dr. Seyit Aydın'a, Yüksekokul Müdürümüz Sayın Turan'a teşekkür ediyoruz."