6 Mart 2019 Çarşamba

türkiye ile israil arasındaki gizli anlaşma

Mavi Marmara davası İsrail’le normalleşme adına hukuksuz bir şekilde kapatılmıştı.
Türkiye, yaklaşan yerel seçimlere kilitlenmişken bazı “dava”ların bu siyasi gündemin içerisinde kaybolmasına izin vermeyeceğiz. Millî Gazete olarak ilk günden beri takipçisi olacağımıza söz verdiğimiz hukuksuz bir şekilde Siyonist İsrail’le normalleşme adına kapatılan “Mavi Marmara Davası”na ilişkin gizli maddeler ortaya çıktı. İsrail tarafından ortaya konan ve gizli 5 maddenin de yer aldığı belgeye ilişkin Türkiye makamları ise tüm soruları cevapsız bırakıyor.
Ne Gazze’de ambargo kalktı ne de şehitlerimizin hesabı soruldu. Şimdi de şehitler üzerinden yapılan gizli pazarlık ortaya çıktı. Mavi Marmara gemisiyle çıktıkları yolda tek niyetleri Gazze’ye insani yardım götürmekti. Çetin Topçuoğlu, Fahri Yaldız, Ali Haydar Bengi, Cengiz Akyüz, Cengiz Songür, Furkan Doğan, İbrahim Bilgen, Necdet Yıldırım, Cevdet Kılıçlar ve Uğur Süleyman Söylemez; insanlık adına çıktıkları yolda sessiz ümmete ses olmak için bir akşam vakti Siyonist İsrail askerleri tarafından uluslararası sularda şehit edildiler. Hain saldırı ve şehitlerimiz adına Türkiye’de açılan Mavi Marmara davası İsrail’le normalleşme adına hukuksuz bir şekilde kapatılmıştı. İsrail ile yapılan normalleşme anlaşmasında 6 madde kamuoyuyla paylaşılırken yaşanan son gelişmede anlaşmanın 5 gizli maddesinin olduğu ortaya çıktı.


ILC, GİZLİ MADDELERİN OLDUĞU METNİ ULUSLARARASI CEZA MAHKEMESİ’NE GÖNDERDİ

İsrail Hukuk Merkezi (IsraelLaw Center - ILC) adlı bir sivil toplum örgütü, Mavi Marmara davasının görüldüğü Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne, 28 Haziran 2016’da İsrail ile Türkiye arasında imzalanan anlaşmanın tam metni olduğunu iddia ettiği bir belge gönderdi. ILC tarafından gönderilen ve resmi anlaşma metni olarak Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) sunulan belgede, kamuoyuna açıklanmayan bazı gizli maddelerin olduğu dikkat çekiyor. Belge geçtiğimiz gün ortaya çıktı ve Türk yetkililer tarafından henüz yalanlanmadı.

TÜRK HÜKÜMETİ, İSRAİL ALEYrk hükümeti, anayasadaki güçler ayrılığı sınırları içinde, filo olayıyla alakalı olarak Türkiye’de süren tüm ulusal yasal işlemlerin hızlı şekilde sonlandırılması için çalışacak. Her şekilde, anlaşmanın yürürlüğe girmesiyle birlikte, filo olayıyla ilgili Türkiye’de süren her yasal işlem, ulusal yetkili mahkemelerde sonlandırılacak.


Madde 2- İsrail ve Türkiye, anlaşmanın yürürlüğe girmesinin ardından her bir ülkenin, vatandaşları yaptığı olayla alakalı suç duyurularını incelemek ve uygun olduğunda dava açmak için özel yargı yetkilerine sahip olması konusunda anlaşmıştır.

TERÖRLE MÜCADELE MUTABAKATI

Madde 3- Türkiye ve İsrail, kendilerine ait topraklardan birbirlerine karşı herhangi bir terörist ya da askeri faaliyete izin vermeyeceğini ya da yurt dışındaki bu tarz faaliyetleri desteklemeyeceğini beyan eder. Bu maksatla, Türkiye ve İsrail, kendi topraklarında herhangi bir örgüt ya da kuruluşun karşı tarafa karşı bu tarz faaliyetlere girişmemesi, planlamaması, yürütmemesi, yönetmemesi ya da finanse etmemesi için gereken tüm önlemleri alacağını garanti eder.

SİYONİSTLERİN GÜVENLİK KAYGILARI ÖN PLANDA TUTULMUŞ

Madde 4- İsrail, Türkiye ile Gazze Şeridi’ndeki nüfusun yararlanacağı projelerde işbirliği yapmaktan memnuniyet duyacaktır. Bu maksatla aşağıdakiler üzerinde anlaşmışlardır:
- Türkiye’den ithal edilen sivil malların Gazze Şeridi’ne İsrail’den açılan kara sınırları üzerinden geçmesi, Filistin yönetiminin yerel temsilcileriyle koordinasyon da dahil olmak üzere, yürürlükte olan prosedür ve protokollere ve güvenlik kaygılarına bağlıdır. Türkiye’den gelen inşaat malzemelerinin Gazze Şeridi’ne girişi, Gazze Yeniden İnşa Mekanizması koşullarına uygun şekilde yapılacaktır.
- Türkiye, Gazze Şeridi’ne, İsrail ve Filistin Yönetimi’nin Gazze’de çalışmasına onay verdiği bankalar üzerinden para gönderebilecektir, bu da İsrail’in güvenlik kaygılarına bağlıdır.
- İsrail, Türkiye’nin Gazze Şeridi’nde bir deniz suyu arıtma tesisi açma niyetini memnuniyetle karşılar. Türkiye, bu tesisi, tek başına ya da ilgilenen diğer ülkelerle işbirliği halinde inşa etme niyetini beyan etmiştir, bu da İsrail’in önceden vereceği onaya, güvenlik kaygılarına bağlıdır.
- Gazze Şeridi’yle ilgili uzlaşmaya varılan yukarıdaki tüm maddelerin, bölgede sükûnet sağlandığı sürece uygulanması kabul edilmiştir.
Madde 5- İsrail ve Türkiye, 22 Mart 2013’te varılan uzlaşmanın, 28 Haziran 2016’da imzalanan anlaşmanın ve bu ekte belirtilen düzenlemelerin, filo olayı ve sonrasında ortaya çıkan gelişmeler ve sonuçlarıyla alakalı süren tüm sorunları kapsadığı ve hepsini sonlandırdığı kabul edilir.
Bu metnin ve ek maddelerin yalan olduğuna dair Türkiye ve Siyonist İsrail rejiminden şu ana kadar herhangi bir açıklama yapılmadı.

MAVİ MARMARA ANLAŞMASI HUKUKA VE ANAYASAYA AYKIRI

TBMM’den geçen Mavi Marmara anlaşmasının hukuka ve Türkiye anayasasına aykırı bir anlaşma olduğunu belirten Sönmez, bu anlaşmanın Mavi Marmara mağdurları ve şehit yakınları tarafından asla kabul edilmemiş ve edilemez bir anlaşma olduğunu vurguladı. Sönmez, Mavi Marmara anlaşmasına dair her türlü itirazlarının ve yine bu anlaşmaya dayanarak düşürülen davalarla ilgili temyiz süreçlerinin devam ettiğini hatırlattı.

İSRAİL’LE YAPILAN GİZLİ YA DA AÇIK ANLAŞMALAR FESHEDİLMELİ

Sönmez, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “İsrail tarafından sunulan, hâlâ Türkiye hükümetince yalanlanmamış olan gizli maddeler, ne usul açısından ne de içerik açısından kabul edilemez. Elbette bir uluslararası sözleşme ancak TBMM’den geçerek kabul edilip onaylanabilir. Bu konuda her yönüyle halkın ve şehit ailelerinin açıkça bilgilendirilmesi en doğal haklarıdır. Gizli ya da açık İsrail’le yapılan anlaşmalar feshedilmeli, Türkiye’de suçluların yargılanması, Gazze ablukasının kaldırılması imkânlarının önündeki engeller kaldırılmalıdır.”

GİZLİ MADDELER KABUL EDİLEMEZ, HÜKÜMET SUSMASIN

Mavi Marmara davası avukatlarından İHH Yönetim Kurulu Üyesi Gülden Sönmez, yalanlanmayan gizli maddelerin içerik ve usul açısından kabul edilemez olduğunu söyledi. Yaptığı açıklamada, Mavi Marmara anlaşmasının daha önce kamuoyuna açıklanan 6 maddesinin yanı sıra 5 gizli maddesinin daha gündeme geldiğini hatırlatan Sönmez, Türkiye ve İsrail Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin, bu metnin ve ek maddeleri hakkındaki sorulara yanıt vermemeyi ve yorum yapmamayı tercih ettiğini söyledi.sraille-gizli-anlasma-3.jpg?
Bugün 00:30 TSİ-Gündem
Muhabir Haber Merkezi







Şehir Markaları

1 yıllık yayın süresi ve makul bütçesi ile markanızı şehrinizde parlatın, bu tanıtım fırsatını kaçırmayın!
(212) 697 10 00
Reklam bilgi
Anket2019 yılı için belirlenen asgari ücret hakkında ne düşünüyorsunuz?


3 Mart 2019 Pazar

türkiyeyi çökerten 50 önemli konu

  1. İlköğretimden sonra okuyamayacak olan gençlerin liselerde, üniversitelerde ite kaka zar zor okutulması, daha sonra üniversiteye gönderilmesi. (Dünyada hiçbir akıllı toplum bunu yapmıyor.)
  2. Eğitimde önemli olanın kemiyet, kelle sayısı değil; keyfiyet, vasıf olduğuna dikkat edilmemesi.
  3. Çoğunlukta olan Sünnî kesimin en ehliyetli, liyakatli, istidatlı, zeki, ahlaklı, faziletli çocuklarını Müslüman subay olarak yetiştirmemeleri.
  4. Türkiyeye gerçekten hizmet edecek çok vasıflı elemanlar yetiştirilip işlerin onlara verilmemesi.
  5. Emanetlerin yani işlerin vazifelerin hizmetlerin sadece ehliyetli, liyakatli, kompetan kimselere verilmemesi.
  6. Millî eğitim sisteminin, dünya sıralamasında çok gerilerde kalması.
  7. Normal nüfusunun dört, bilemediniz beş milyonu geçmemesi gereken İstanbul’un 25 milyonluk, idare edilemez, zabt edilemez bir mega kente dönüştürülmesi. (25 milyon reel rakamdır.)
  8. Yazılı, edebî, kültür lisanının çökertilmesi, toplumun düşünme, anlama kapasitesinin, ufkunun daraltılması.
  9. Büyük medyanın son derece kalitesiz hale gelmesi; halkın gözü, kulağı, dili olmaktan çıkması, kültür tahribatı yapması.
  10. Dinin içinin boşaltılması.
  11. Tasavvufun içinin boşaltılması.
  12. Trilyonlarca dolarlık millî sermayenin taşa toprağa arsaya binaya otomobile cep telefonuna lükse israfa konfora şatafata gömülüp öldürülmesi.
  13. Tarımımızın çökertilmesi, birkaç yüz milyon insanı doyurabilecek topraklarımızın verimli şekilde işletilmemesi.
  14. Türkiye’nin uluslararası şeffaflık ve temizlik notunun 100 üzerinden 41’e düş(ürül)müş olması.
  15. Türk toplumunun temel taşı olan ailenin çökertilmesi.
  16. İlme, sağduyuya, bilgeliğe aykırı resmî ideolojinin, millî kimliğin ve kültürün üzerinde tutulması.
  17. Sosyal barışın ve toplumsal uzlaşının berhava edilmesi.
  18. Akl-ı selime ve bilgeliğe aykırı Feminizmin teşvik edilmesi; Cumhuriyetin bir Amazonlar Cumhuriyetine dönüştürülmesi için sinsi çabalar sarf edilmesi.
  19. Eğitimde Singapuru, Finlandiyayı, Japonyayı geride bırakıp, dünya birincisi olma niyeti ve azmi bulunmaması.
  20. Tarımda, Hollandayı geçip dünya birincisi olma niyeti ve azmi bulunmaması.
  21. Elektronik ve otomotiv sanayii yarışında Güney Koreyi geçme niyeti ve azmi bulunmaması.
  22. Varlık meselesi konusunda ciddî ve sağlam inançlara sahip olunmayışı.
  23. Her konuda genel, yoğun, yaygın bir beyinsizlik, bayağılık.
  24. Bunca üniversitemiz bulunmasına rağmen, Türkiyenin çeşitli bilimlerde tekniklerde bir tek Nobel ödülü bile kazanamaması.
  25. Belimizi büken en büyük yük: Akdeniz, Latin, Bizans, Hispanik kültür(ü)dür. Hispanik de nereden çıktı demeyiniz, İspanyadan Portekizden gelmiş en az bir buçuk milyon Gizli Yahudiyi düşününüz.
  26. Millî kimliğimizi, millî kültürümüzü yıkmaya, tahrip etmeye yönelik laikçi sabotajlar.
  27. Liselerde sağlam bilgi ve kültürün yanında (Japonyada olduğu gibi) ahlak, karakter, görgü terbiyesi verilememesi.
  28. Liselerde estetik, güzellik, sanat boyutu kazandırılamaması.
  29. Genç nesillerin (kuşakların), 1928’den önce vefat etmiş olan atalarının Türkçe mezar taşlarını okuyamayacak kadar cahil bırakılması.
  30. Okur yazar geçinenlerin, 1929’dan önce yazılmış, basılmış Türkçe kitapları, evrakı okuyamaması; okusalar bile manasını ya hiç anlamamaları, yahut az anlamaları.
  31. Tarihî ârıza ve kazaların devamlılığımızı bozması, toplumumuzu ve ülkemizi bir kopukluklar toplumu ve diyarı haline getirmesi.
  32. Milletler sisteminden sürüler sistemi seviyesine düşülmesi.
  33. Sözün ayağa düşmesi.
  34. Gerçek aydın yetişmemesi, yetiştirilmemesi.
  35. Liselerden bitirme ve bakalorya imtihanlarının kaldırılması.
  36. Edebî lisanla birlikte mimarlığın çökmesi, çökertilmesi, vatan sathının ucube, zevksiz binalarla doldurulması.
  37. Son elli yılda inşa edilen elli bin yeni camiin ancak ellisinin sanat açısından kıymetli ve güzel olması. (Bir tek yeni camimiz bile UNESCO tarafından beğenilip korunma altına alınmamıştır.)
  38. İstanbul kültürünün, ahlakının, görgüsünün, terbiyesinin, nezaket ve kibarlığının, efendiliğinin, mürüvvetinin tarihe gömülmüş, yitirilmiş olması.
  39. Yazılı ve medenî kültürün kaybedilmesi, onun yerine şifahî kırsal kesim kültürünün hakim olması.
  40. Suçsuz, günahsız toplum olmaz ama bizde çok anormal bir suç patlaması olması.
  41. Haram kazançların, haram zenginliklerin, haram yemenin yaygınlaşması.
  42. En büyük bela: Paranın ana değer olması.
  43. Toplumun bir kızılelması olmaması.
  44. İnsanların idealsiz kalması.
  45. Büyük sayıda insanın robot, uyurgezer, zombi, hür köle haline gelmesi.
  46. İki tarih olması, biri gerçek tarih, diğeri uyduruk düzmece tarih. İkincisinin birincisini gölgede bırakıp hâkim olması.
  47. İnsanların, mantık kültürünün ışığında doğru dürüst düşünememesi.
  48. Çare, çözüm üretilememesi.
  49. Problemlerin çözümü konusunda doğru dürüst projeler hazırlanamaması.
  50. İstikamet, mürüvvet, fütüvvet, âlicenablık gibi faziletlerin, değerlerin, meziyetlerin kelime ve kavram olarak yitirilmesi.